Çok gerginim şu anda ama unutmaya çalışıyorum uzun uzadıya yazdığım incelemem elektrik kesintisi sonucu ne yazık ki uzayın derin boşluğuna uçtu... Bu sinirle nasıl yazabildiysem yazdım artık :(
Kitabın girişinde şöyle bir cümle karşılıyor bizi;
Yazılar, Yeni Şafak gazetesinde yirmi yıllık bir süre içinde yayımlandı.
Okurların bu hususu gözden uzak tutmamalarını rica ediyorum.
Yaklaşık yirmi yıl önce yazılan bu yazıların günümüzde bu kadar iyi bir tespit oluşturuyor olması beni çok şaşırttı açıkçası... Mustafa Kutlu hikayelerini okumak kadar deneme yazılarını da okumak bana keyif veriyor. Günümüzün tespitlerini 20 yıl öncesine bu denli güzel bir şekilde kaleme alması beni çok tatmin etti.
Kutlu'yu okumak bana iyi geliyor, bir kalbim olduğunu hatırlatıyor, unutturmuyor , sevin diyor, merhamet edin, Reçete yazıyor bize öyle bildiğiniz reçeteler arveles ya da parol gibi değil :), mesela taze ot kokusunu içinize çekin, ıhlamur,papatya toplayın kurutun sonra da kışın çay yapıp pencere kenarında oturup için diyor, her nefeste Allah deyin diyor. Kitabın sonlarına doğru biraz yoruldum okurken belki de ilk sayfalarda duygu yoğunluğunu biraz fazla kullanıp sonlara doğru yüzeysel bir şekilde devam ettiği içindir de bilemiyorum. Yine de beni çok fazla tatmin etti. :) Bir kaç yazısı ise bende çok güzel izler bıraktı; Elveda Zamanı, Kar Yazısı , Reçete, Niçin Eski Ramazanlar? kitabı okurken bence bu yazılara ayrı bir göz atın. :)
Son olarak da Dışarıda hava nasıl olursa olsun, yeter ki havanız iyi olsun. (syf:195)
Hepinize keyifli ve muhabbetli okumalar :)
Teşekkürler Mustafa KUTLU