Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
434 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
-Güneş de sanıyor ki bir tek o yanıyor.-
"Aşk, bir bedende iki kişi." “Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi Şapkandan bir kumru havalansın Bana öyle büyük ki bu kalp, Gelsin yüreğime yuvalansın” Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Düşünmek Yaşamın Pasını Silmektir
Düşünmek Yaşamın Pasını SilmektirTahsin Özmen · Karina Yayınevi · 2018502 okunma
Duyduğum en güzel aşk hikayesi
Bu zamana kadar duyduğum en güzel aşk hikâyesi Samsun'daki bir Çerkes köyünde geçiyor. Bana bunu anlatan arkadaşım o köydendi. Çerkeslerin, bir kısmı hayli katı olan gelenekleri varmış. Buna göre mesela Çerkeslerde akraba evliliği yasakmış. Hoş karşılanmazmış. Üstelik öyle çok yakın akraba olunması bile şart değilmiş. Arkadaşımın ‘geçen yıl
Reklam
434 syf.
10/10 puan verdi
Dili çok güzel, sade ve akıcı. Altı çizilecek ve alıntı yapılabilecek yığınla satır dolu bir kitap. Şahsen ben okumaktan büyük keyif aldım, yaşamın her alanından izler buldum. Hiç bitmesin istediğim “Bir Delinin Senfonik Dokundurmaları” isimli şiirini aşağıya alıyorum. -Sevgi, Kilidi olmayan tek hazinedir.- -Sevgisiz kalp ışık girmeyen mabet
Düşünmek Yaşamın Pasını Silmektir
Düşünmek Yaşamın Pasını SilmektirTahsin Özmen · Karina Yayınevi · 2018502 okunma
Bir kızın düşünceleri ~~
Biraz eski anılarımdan bahsetmek istiyorum... Mesela çocukluğumdan ; Çocukluğuma dair hatırladığım en net şeylerden biri , çok afacan bir kızdım.Ne bileyim uslu bir çocuktum aslında...Annemi hiç üzmezdim.Babam ben küçükken Adana'da çalışıyormuş...Biz anneannemgilde kalırdık. Ben hatırlıyorum.Baleye yazılmıştım , çok severek de yapıyordum.Özel bir ana okuluna yazılmıştım.Ve sürekli etkinlikler olurdu , tiyatro , sinema vs. Anneannemgil göndermezlerdi . Yani hepsine gitmemi istemezlerdi.Ama babam her istediğimi yapardı.Bende hep ''Babam olsa gönderirdi.''derdim.Onlarda kıyamaz yollarlardı.Aslında her istediği olan bir çocuk değildim.Her istediğim yapılmazdı. Dedim ya babam hep yapardı diye aslında pek de öyle değil.. Nasıl mı ? Şöyle. Ben bir şey istediğim zaman o istediğimin olması için önce o şeyi hak etmem gerektiğini öğrettiler bana daha küçükken. Yani babam bana hep derdi ki ''Eğer istiyorsan önce ona ihtiyacın olmalı , eğer ihtiyacının farkındaysan da önce onu hak etmelisin Selma ''Derdi. Ve ben hep hak etmeye çalıştım. Ne bileyim hiç pahalı isteklerim olmadı.Hiç gizlim saklım olmadı. Küçücük şeylerde bile mutlu olmasını bilirdim. Annem hep şımarık olduğumu söylerdi. Aslında şımarık değil de ne bileyim şey gibi kendimin özel olduğunu hep hissetmek istedim. Yani ben , beni , ben olduğum için sevsinler istedim. Diğerlerinden üstün olmak göze batmak değil de... Ya da altta kalıp ezilmek de değilde. Ben bu olmak istedim ya, Papatya olmak istedim. Selma olmak istedim. Annemin zillisi, Babamın kızı , Kardeşimin ablası... bu yani hiç olmadığım biri olmak istemedim. Ben sadece bu şekilde kabul görmek istedim... ~Papatya... 04.05.21
Sen olmayınca farklı işte ne bileyim. Mesela sen günaydın yazmayınca sanki sabah tam olmamış gibi. Sen nasılsın demesen iyi olmayacağım gibi ... Sen ne yapıyorsun demesen sanki tüm gün hiç bir şey yapmaksızın oturacağım. Sen ne yedin demesen aklıma bile gelmiyor yemek yemek mesela. Sırf sen sesimi seviyorsun diye dikkat ediyorum kendime mesala üşütürsem sesim değişir belki bilinmeyen bir numara arar sesimi öyle duyar diye .. mesela kitapları okumuyorum artık asla bitirmiyorum yarım bırakıyorum tıpkı sen beni yarım bırakmışsın gibi. Yazıyorum işte bir de böyle sanki okuyacakmışsın gibi ... ~Papatya...
5/10 puan verdi
200 küsür sayfanın ortasına kadar "koku" kelimesini yaklaşık olarak 1000 kere hatta daha fazla okudum diye düşünüyorum. Koku kelimesi dahil birçok başka kelime ve örneklerin arka arkaya tekrarı insanı zorluyor ve üstüne bir de devrik cümleler ile dolu çevirisi eklenince okumak daha da bir zorlaşıyor. Mesela karakter odaya giriyor ve odadaki nesneleri koklayacak ya neredeyse iğne kutusunun içindeki iğneleri bile tek tek yazmadığı kalmış yazarın; kalem, kağıt, bardak, çatal, bıçak, kaşık, tabak, koltuk, çekmece, dolap, yorgan, yastık, terlik, ayakkabı, askılık, askı, kapı, kapı kolu, kapı menteşesi, kapı pervazı gibi her nesneyi her seferinde ama her seferinde tek tek sayması ve üstüne parfüm yaparken gül kokusu, lavanta kokusu, karanfil kokusu, papatya kokusu, gül yağı, keten yağı, o yağı, bu yağı, şu yağı, o kokusu, bu kokusu, şu kokusu, şu kokusunun yanındaki nesnenin kokusu gibi her şeyi ama her şeyi defalarca tekrar etmesi beni benden aldı ve o karakterin artık burnunu kırma isteği doldurdu içimi. Eminim şu yaptığım örnekleri okurken sizler de zorlanıyorsunuzdur; sonuçta kitaptaki her kokuyu gül kokusunu, lavanta kokusunu, karanfil kokusunu, papatya kokusunu, yağ kokusunu, doğa kokusunu, deniz kokusunu, insan kokusunu, balık kokusunu, tuz kokusunu, koku kokusunu vs. saydıkça saydım.
Koku
KokuPatrick Süskind · Can Yayınları · 201822bin okunma
Reklam
Küçük şeylerle mutlu olmayı öğrettiler bize. Ne her gördüğümüzü istedik, Ne de her istediğimiz oldu. Ama öyle bunalımlara girip çıkmadık. Ertesi gün unuturduk. Bir giydiğini bir daha giymemek, Önüne konan yemeği beğenmemek, Ne haddimize? Bunları sorgulayacak kadar zengin değildik. Hani bir kıyafetin miras gibi büyükten küçüğe kaldığı o günlerden bahsediyorum. İşte o yüzden her anne iyi bir terzi ve Her baba da yenilerini alamadığı için buruk olurdu. Ama modayı yine de yakından takip ederdik. Mesela; ipten kemerlemiz, çoraptan eldivenlerimiz vardı. Her bahar papatya toplamak ve Çimlerde yuvarlanmak gibi. Sıradan eğlenceler de edinmiştik kendimize. Üstelik pantolonumuzda beliren çimen lekesi için, Annemizden yiyeceğimiz azara bile aldırış etmeden. Ama yine de iyi çocuklardık biz. Ağlayan küçüğümüzü susturmasını da, Pazardan gelen büyüklerimizin yüklerini taşımasını da, Beraber gülüp, beraber ağlamasını da iyi bilirdik. İstediğimiz bir şeyin olması için sabretmeyi de o yokluk günlerinde öğrendik. İşte bu yüzden EKMEK VE EMEK BİZİM İÇİN NİMETTİR. Kaybetmemek için sıkı sıkı sarılırız, ekmeğimize de sevdiklerimize de.
Kayip Ruyalar
Insanoglu dunyaya hukmettigi binlerce yillik surede pek cok basariya imza atti. Once bitkileri toplayarak beslendi, ardindan tasi yontarak silahlar gelistirdi ve hayvanlari avlamayi ogrendi. Zamanla hayvanlarin derisinden kendisine ortu yapabilecegini kesfetti ve modayi yaratti.Magara duvarlarina sekiller cizdi ve resmi yaratti. Ardindan gruplar
201 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.