Küçük şeyler....
"Küçük şeylerle mutlu olmayı öğrettiler bize. Ne her gördüğümüzü isterdik, Ne de her istediğimiz olurdu. Ama öyle bunalımlara girip çıkmazdık. Ertesi gün unuturduk. Bir giydiğini bir daha giymemek, Önüne konan yemeği beğenmemek ne haddimize. Bunları sorgulayacak kadar zengin değildik. Hani bir kıyafetin miras gibi büyükten küçük kardeşe kaldığı o günlerden bahsediyorum. Sökülenin atılmayıp dikildiği, Yıprananların yamalarla saklandığı günler. İşte bu yüzden her anne iyi bir terzi ve her baba da yenilerini alamadığı için biraz buruk olurdu. Ama modayı yine de yakından takip ederdik biz. Mesela; ipten kemerlerimiz, çoraplardan eldivenlerimiz vardı. Her bahar papatya toplamak ve çimlerde yuvarlanmak gibi sıradan eğlenceler de edinmiştik kendimize. Üstelik pantolonumuzda beliren çimen lekesi için annemizden yiyeceğimiz azara bile hiç aldırış etmeden. Ama yine de iyi çocuklardık biz. Ağlayan küçüğümüzü susturmasını da, pazardan gelen büyüklerimizin yüklerini taşımasını da, beraber gülüp, beraber ağlamasını da iyi bilirdik. İstediğimiz bir şeyin olması için sabretmeyi de o yokluk günlerinde öğrendik. İşte bu yüzden ekmek ve emek bizin için nimettendir. Kaybetmemek için sıkı sarılırız, ekmeğimize de sevdiklerimize de."
Daha yeşerirken, daha yeşermeden ama yeşerirken kopartılan çiçekten, mesela orkide, mesela gül, mesela papatya, bunlar gibi bir çiçekten, daha yeşerirken kopartılan, ..çok kan akar mı?..
Sayfa 60
Reklam
265 syf.
·
Puan vermedi
·
31 günde okudu
“Merhaba” Maviye Boyanmış sürgünüm benim…
Peki, Halikarnas Balıkçısı neden seviyor bu kadar “Merhaba” sözcüğünü. Kendisinden dinleyelim de, toprağımıza “merhaba” tohumları eksin, birbirimizin yüzüne bakmaya dahi tenezzül etmediğimiz şu zamanlardan geçerken… “…‘Rahat edin. Benden size kötülük gelmez’ demektir. Sonra, aklımızı işimizden ayırmamalıyız. ‘Günaydın’ mı diyeceğiz, ‘İyi
Mavi Sürgün
Mavi SürgünHalikarnas Balıkçısı · Bilgi Yayınevi · 20221,576 okunma
"Papatya" gibi mesela.
Bir çiçek, hiç solmayan. Hiç koparılmayan. Hiç yalanı olmayan,
Kendine Bir İyilik Yap... Arada bir hayatında değişiklik yap; meselâ gökyüzüne bak hiç yoktan. Sırf yağmurda ıslanmak için uzun yürüyüşler düzenle yalnız başına. Otlarla, böceklerle konuşmayı dene; soru sor onlara, anlamış gibi yap cevaplarını, hatta gülümse hafiften... :) Şehrin gürültüsünden, kalabalığından kaç. Uzaklara git; bolca gökyüzü, papatya ve alabildiğince manzarası olan... Bir de teheccüd vakitleri kat bu değişikliklere. Meselâ gecenin üçte birinden sonra uyan. Kimseler görmüyor, duymuyor, bilmiyor seni. Abdest al en sağlamından. Çok değil iki rekât namaz kıl. Selam verdikten sonra hiç kalkma seccâdenden, otur öylece. Yavaşça ellerini kaldır yukarı ve duyabileceğin bir sesle seslen; "Ben geldim Rabbim, hani şu Kulluğunun abdesti bozulan..." :'( İşte değişik bir şeyler yap; çağın alabildiğince bozulmuşluğuna inat. Hiç tanımadığın Ümmete, kardeşlerine "bizi" diye duâ et bir de... :) Kendine bir iyilik yap; yüreğin sana geri gelsin... Mehmet Deveci
Küçük şeylerle mutlu olmayı öğrettiler bize. Ne her gördüğümüzü isterdik, ne de her istediğimiz olurdu. Ama öyle bunalımlara girip çıkmazdık. Ertesi gün unuturduk. Bir giydiğini bir daha giymemek, önüne konan yemeği beğenmemek ne haddimize. Bunları sorgulayacak kadar zengin değildik. Hani bir kıyafetin miras gibi büyükten küçük kardeşe kaldığı o günlerden bahsediyorum. Sökülenin atılmayıp dikildiği, yıprananların yamalarla saklandığı günler. İşte bu yüzden, her anne iyi bir terzi ve her baba da yenilerini alamadığı için biraz buruk olurdu ama modayı yine de yakından takip ederdik biz. Mesela; ipten kemerlerimiz, çoraplardan eldivenlerimiz vardı. Her bahar papatya toplamak ve çimlerde yuvarlanmak gibi sıradan eğlenceler de edinmiştik kendimize. Üstelik pantolonumuzda beliren çimen lekesi için annemizden yiyeceğimiz azara bile hiç aldırış etmeden. Ama yine de iyi çocuklardık biz. Ağlayan küçüğümüzü susturmasını da, pazardan gelen büyüklerimizin yüklerini taşımasını da, beraber gülüp, beraber ağlamasını da iyi bilirdik. İstediğimiz bir şeyin olması için sabretmeyi de o yokluk günlerinde öğrendik. İşte bu yüzden, ekmek ve emek bizin için nimettendir. Kaybetmemek için sıkı sarılırız; ekmeğimize de, sevdiklerimize de. Vesselâm…
Reklam
129 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.