Saatleri Ayarlama Enstitüsü ile hayran kalıp bütün kitaplarını okuma arzusunda olduğum Tanpınar'ın okuduğum ikinci kitabı bu.
Edebiyat ve yazın ile uğraşan Mümtaz, Nihan ile tanışarak ona aşık olur. Kendi içinde zaten bir anlam, bir 'huzur' arayışı içinde olan Mümtaz bunu Nihan ile olan ilişkisi üzerinden keşfetmeye çalışacaktır. Tanpınar dönemin sosyal, kültürel ve siyasi bir panoramasını bizlere Mümtaz ve onun yaşadığı çevre üzerinden İstanbul'un aydın kesimini inceleyerek aydınlatıcı bir şekilde bizlere sunuyor.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü'ne göre içerik olarak biraz daha yoğun bir metin. Daha çok bilinç akışı ile Mümtaz'ın düşüncelerini ve huzursuzluğunu anlattığı için kolay bir okuma olduğunu söyleyemem. Fakat bu demek değil ki kitabı beğenmedim. Çünkü Tanpınar'ın dili okurken insanı kendine hayran bırakıyor. Tespitleri yine tam yerinde. Net bir olay örgüsü olmadığı için akıcılıktan biraz uzak kalıyor. Bu nedenle Saatleri Ayarlama Enstitüsünü olay örgüsü, konunun ilginçliği ve mizahi yönü bakımından daha çok sevmiştim.
Mümtaz'ın bir araya geldiği arkadaşları, akrabaları ile oturup sık sık yaşadıkları fikir çatışmaları dönemi anlama açısından çok aydınlatıcıydı. bu fikir çatışmalarını okumak çok keyif vermişti bana. Çok fazla altını çizdiğim cümle, paragraf hatta sayfa oldu diyebilirim.
Eğer daha önce yazarı okuyup sevdiyseniz bu kitabını da mutlaka okuyun ama ilk defa okuyacaksanız bu kitabından başlamayın derim ben. Şimdiden keyifli okumalar :)
Sürükleyici, akıcı bir roman. Daha en başından müze ile romanın yazarın fikrinde birlikte inşa edilmesi özel. Gerek son sözde gerek de müzenin resimli bir kataloğu olarak yayınlanan
Şeylerin Masumiyeti 'nde anlattığı üzere yazar bazen (bazan :) ) kurduğu kurmaca dünyayı müzeye taşımak için eşya yaratmış (örneğin Meltem Gazozları şişesi ve hatta bu