Arthur Schopenhauer amcacım, büyük adamdır! Eğitmenliği, düşünceleri, keşifleri, öngörüleri, zevkleri, hatta yerine göre yergileri bile EfsanE olan bir insan. Karanlıkta kalmış düşüncelerimizi aydınlatmak, var olduğunu bile bilmediğimiz konulardaki boş düşüncelerimizi doldurmak, kulaktan doğma bilgilerle temelleştirdiğimiz düşüncelerimizi yıkmak,
Arthur Schopenhauer, 1851’de yayınladığı “Parerga ve Paralipomena: Kısa Felsefi Denemeler” adlı eserinin 396. bölümünün bir kısmında, kirpilerin soğukta kaldığı anlarda karşılaştıkları ikilemi anlatıyor: “Soğuk bir kış sabahı çok sayıda oklu kirpi, donmamak için birbirine bir hayli yaklaştı. Az sonra, oklarının farkına vardılar ve ayrıldılar.
Benim felsefemin teselli etmediğini hatırlatmak isterim. Çünkü ben sadece gerçekleri anlatırım ama insanlar her zaman Tanrı’nın zaten daha önce her şeyi düzenlediğini duymak ister.
“Kaderin iyi anlaşılması için her insanın kendisinin dışında ikamet eden ve sandalyesini yukarıdaki yıldızlara yaslamış bir ruhunun olduğu bilinmelidir. Bu ruh, onun yönünü tayin eden ustasıdır. İşte bu ruha kader denir.” (Parcelus)
| Schopenhauer, Parerga ve Paralipomena
“Entelektüel açıdan yüksek bir insana yalnızlık ikili bir yarar sağlar: Birincisi kendisiyle olmak, ikincisi başkalarıyla olmamak.”
Arthur Schopenhauer | Parerga und Paralipomena
Çünkü benim felsefem, uzaktan bile olsa, düşündüğüm, yazdığım her şeye ışığını yansıtır. Öte yandan, bu felsefenin kendisi, tıpkı böyle, her zaman benim usumdan ışıyan her şeyden bir takım açıklamalar alır.