Fatih Sultan Mehmed, Hersek'in fethini tamamlayamadan ve kırk dokuz yaşındayken 3 Mayıs 1481 tarihinde beklenmedik bir şekilde öldü. Kendisini Venediklilerin zehirlettiği söylendi. İtalya'yı da fethetmek üzereydi. 1480 yılında İtalya'nın güney ucundaki Otranto'ya Gedik Ahmed Paşa komutasındaki bir donanmayla asker çıkarmıştı. İtalya’yı kuzeyden de akıncıları vasıtasıyla sıkıştırıyordu. 1481 yılında ölünce, bir zamanlar İtalyan asıllı bir Yahudi olan başhekimi Yakup (Jacopo) Paşa yeniçeriler tarafından paramparça edildi.
O gece İhtiyar Major içlerinde isyan ateşini ilk yaktığında ileride görmeyi umdukları şey bu dehşet ve katliam sahneleri değildi. Kendi kafasındaki gelecek tablosunda, açlıktan ve dayaktan kurtulmuş, birbiriyle eşit, hepsi kendi gücü ölçüsünde çalışan, güçlünün zayıfı koruduğu bir hayvan topluluğu vardı; tıpkı Major'ın konuşma yaptığı gece kendisinin kayıp ördek yavrularını bacağıyla koruduğu gibi. Bunun yerine, nedendir bilinmez, kimsenin düşüncesini söylemeye cesaret edemediği, hırlayan vahşi köpeklerin ortalıkta kol gezdiği, yoldaşların insanın kanını donduran suçlarını itiraf ettikten sonra paramparça edilmesini seyrettiği zamanlara gelmişlerdi.
#dervişintesellikoleksiyonu ile tanıştığım yazar @mecitomurozturk un kitaplarından, seminerlerinden ve soylesilerinden derlenerek hazirlanan kitabı #yaşamayenidentutunmak on bir bölümden oluşan bir rehber.
Manevi yönü o kadar güçlü bir eser ki insanın ruhumu iyileştirici bir etkisi var.
"Buğdayın ekmeğe dönüşüp insanlara faydalı oluncaya
"Bir düzlükte karşısına öfkeli bir hayvan çıkan bir yolcuya dair
nicedir anlatılan bir Doğu meseli vardır. Hayvandan kaçan adam
kurumuş bir kuyunun içine girer, ama aşağı baktığında kuyunun
dibinde ağzını açmış kendisini yutmaya hazırlanan bir ejderha
görür. Talihsiz adam öfkeli hayvan tarafından öldürülmekten kor-
kusuyla ne kuyudan
"Eylül 1844'te, Friedrich Engels, birkaç günlüğüne Parise geldi ve bu tarihten sonra Marks'ın en yakın arkadaşı oldu. Her ikisi de, o dönemin Paristeki devrimci grupların kaynaşma içindeki yaşantısında en etkin yerlerini aldılar, (o zamanlar Proudhonun öğretisi özel bir önem taşıyordu. Marks, 1847de yayınladığı Felsefenin Sefaleti adlı yapıtı ile bu öğretiyi paramparça etti); küçük-burjuva sosyalizminin değişik öğretilerine karşı zorlu bir savaşım vererek, devrimci proleter sosyalizmi ya da komünizmin (marksizmin) teorisini ve taktiklerini geliştirdiler."