Okurken düşündüren kendini onun yerine koyduğunda acıma duygusu uyandıran gerçeklerle karşılaşıyoruz. Kitabın içeriğinde "Bir haşere bile olamadım" sözü insanların onu yok sayması saymasalar bile değersiz kalıplardan çıkaramaması (aslında bu kalıpları kendisi oluşturuyor) ne kadar kendini göstermeye çalışsada topluma kendini kanıtlayamıyor.
Kendi içerisinde yaşadığı yokluk, konuşmaya fark edilmeye hasret kalmış "kalbi arada atan bir insan" sözüyle kendi içerisinde ve insanlarla vermiş olduğu savaşı anlatıyor. Başkalarının cümlelerini kendi hayatına aktarıyor. Yaşama dair sessizliği çığlıklarını o kadar güzel seslendiriyor ki insan düşünmeden edemiyor açıkçası.
Kafasında ki düşünceleri ile çift kişilikli bir insan olarak bizlere insanlara ne kadar acıdığını, yaşamdaki sahtelikleri, nankörlüğü, serzenişleri bu savaşta yenilmiş ve yalnızlığı içten bir şekilde anlatıyor. O dönemdeki yaşama, insanlara, parasızlığa günümüzde de gördüğümüz davranışlara ve hayata değişmeyen bir bakışı gösteriyor.
Sonunda ise vermiş olduğu bu savaşta ki biriktirmiş olduğu şeylerin aynısını Lizaya yapması kendisinin o durumdan çıkmaması beni üzdü gerçekten. Çok beğendiğim acele etmeden kahramanımızı anlayarak okumanızı tavsiye ederim...