Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Kim dermiş efsaneler yok diye?
Adı babaannesi tarafından "Affan" adı koyulan bir çocuk vardır.Okulda fen bilimleri öğretmenleri nesli tükenmiş olan Dodo kuşundan bahsetmiştir.Türkçe öğretmenleri efsane ödevi vermiştir.Affan ve en yakın arkadaşı Sertaç dağlar,köyler dolaşarak efsaneler bulmuşlardır.Bu efsaneler şunlardır:
+Pepuk Kuşu(Çok duygusal)
+Pirelik (Sonu hazin)
+Murat Şenlikleri(İslamiyet uğruna)
Okudukça insanı efsanelere alıştıran bir kitap.Efsaneseverlere tavsiye ederim.İyi okumalar!
1K da hiç incelemesi yapılmamış bir öykü kitabı Eski Kürt Hikayeleri, niyeyse üzerinde kürt yazan kitaplarda ilginç bi şekilde kendi etnik kimliğini de belirterek şöyle bir yorumda bulunan tipler gördüm. Kürt degilim ama ya da; alevilik üzerine bi şeyler okuyanlar alevi değilim ama. Bu ama ile başlayan yorumları okudugum zaman geri kalan
SERHAT GÜVEN &PEPUK
Bu kitapla üniversite yıllarımda tanışmıştım hikayesi o kadar derinden etkilemişti ki beni tekrardan alıp okudum
"Pepuk kuşuyla ilgili, Anadolu'da anlatılan çok eski bir efsane vardır. Aydın, Tunceli ve Diyarbakır üçgeninde geçen bu hikaye, pepuk kuşu efsanesinin yeniden canlanıp dile gelişidir."
Okumak için Ege'nin küçük kasabalarından birine gelen bir grup arkadaşın değişen, değiştikçe kenetlenen, kenetlendikçe kararan hikayesini okurken, kulağınızda Eren'in buğulu sesinden bir şiir duyacak, teninizde Ege'nin turunç esintisini, damağınızda karanfilli çayın tadını ve kalbinizde sevdiklerinizden ayrılmanın acısını hissedeceksiniz.
Kitabı okurken yüreğiniz sızlayacak, gözleriniz dolacak belki biraz da gülümseyereksiniz . Kitabın son sayfasına gelince de öyle bir hayrete düşeceksiniz ki...
Alıntı: "Bakma. Bakma, gözlerinde müebbet ömür biçilir, yıkılır aşılmaz sandığım dirayetimin bentleri, bakma. Bakma acım diner, yaram düşer bakma. Kaldır nazarındaki tılsımını, yükünü benim diyen katarlar taşıyamaz, yalvarırım bakma...
Pepuk kuşu efsanesini bilir misiniz? Bu kitabı görene kadar bilmiyordum ben. Bu efsane Doğu’da bilinirmiş aslında. Dersim yöresinde geçtiğine inanılan aileden çocuklara aktarılan bir efsane. Ferhat Tunç’un seslendirdiği “Uçurum” şarkısı da bu efsaneden bahseder. Tıpkı Serhat Güven’in “Pepuk”ta bahsettiği gibi. Pepuk kuşunun Türkçe karşılığı guguk kuşudur. Efsanenin kökeni aslında bize hikayelerde anlatılan kötü üvey anne tiplemesinden ortaya çıkmıştır. Ama efsaneyi onlardan ayıran en büyük fark da iki kardeşin birbirlerine olan bağlılıklarıdır.
Kitaba gelecek olursak kitabın dili oldukça akıcıydı. Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen Anadolu'da yaşanan bir efsaneyi konu alarak hikayeyi hoş bir şekilde yazıya dökmüş ve gayet güzel olmuş.
Okumak için Ege’nin küçük kasabalarından birine gelen bir grup arkadaşın değişen, değiştikçe kenetlenen, kenetlendikçe kararan hikâyesini okurken, kulağınızda Eren’in buğulu sesinden bir şiir duyacak, teninizde Ege’nin turunç esintisini, damağınızda karanfilli çayın keskin tadını ve kalbinizde sevdiklerinizden ayrılmanın acısını hissedeceksiniz.
Kitabın son sayfasını okuyup kapağını kapattığınızda, pepuk kuşunun acı çığlığını duyarsanız eğer irkilmeyin, çünkü artık onun ne söylediğini çok iyi anlıyor olacaksınız.
Kitabın kurgusu iyi. Ama ben bu kadar yazım yanlışının olduğu bir kitap daha okuduğumu hatırlamıyorum. Edebi olarak çok da iyi yazılmamış ama beni etkiledi. Babaannemin bize çocukken anlattığı Pepuk masalından etkilenerek almıştım. Kitabı okurken nasıl bir bağlantı kurmuş diye merak ettim ama sonunda iyi bağlamış.
Bitti...
Başlangıçta Mardin' de geçen bir aşk hikayesi gibi başladı.
Kitabın sonuna Pepuk kitabından sonra "bu olmamış diye içlenirken sonunda öyle bir gol attı ki yazar nefesim kesildi...
Sen hep yaz biz de okumaya devam edelim güzel adam..
Edebiyat öğretmeni Murat trende karşılaştığı yalnız kadını yanında götürür ve ailesinin içine sokar ..
Merhaba sevgili okurlar,
Değişik bir kitap ile sizlerleyim. Bir şehit kızı olan Yelda'nın, üniversiteye başlaması ve sonrasında gelişen olayları anlatıyor kitap.
Siyasi konuların ele alındığı, bazen Türk-Kürt, Alevi- Sunni tartışmalarından doğan olaylar ve sonrasında getirdiği sonuçlar...
Yaşanılan olaylar merak uyandırırken sonunda ne olacağı konusu da kitabın kendini çabucak okutmasına sebep oluyor. Sonunda ortaya çıkan gerçekler de tahmin etmesi güç olaylar. Tabi ki bu merakınızı gidermek için kitabı okumanız gerekecek.
Olayları çözmeye çalışırken kitabın çabuk bitmesine şaşıracağınıza da eminim. Şimdiden iyi okumalar
🕊 Yelda; Hacer, Damla ve Dilan’ın birlikte yaşadıkları evet dördüncü kişi olarak yerleşir.
🕊 Bu dört üniversite öğrencisi ortak tek noktaları öğrenci olmalarıdır. Memleketleri, kültürleri, gelenekleri birbirlerinden tamamen farklıdır.
🕊 Okulun başlangıcı itibari ile her şey yolunda giderken 6 ay sonra birdenbire daha önce hiç olmamış olaylar peyda olur.
🕊 Üniversitede daha önce hep birlikte vakit geçirebilen gençler Türk-Kürt sağcı-solcu gelenekçi-marjinal gibi ayrışır ve daha da önemlisi bir gruba örgüt temaslı oldukları iddiasıyla psikolojik ve sosyolojik baskılar uygulanır.
🕊 Yelda’nın arkadaşları Hacer, Damla, Dilan, Emre ve Eren de bu gruba sokulur Ancak işin tuhaf yanı en yakın arkadaşları örgüt destekçisi diye lanse edilirken Yelda’nın şehit kızı olmasıdır.
🕊 Sabahattin Ali’nin kuyucaklı Yusuf’u anlattığı Kuyucak ilçesi 1 ayda huzursuz güvensiz bir yer haline gelmiştir. Yol kesmeler, adam dövmeler, evlere baskınlar ve niceleri.
🕊 Gençlerimizin bu olaydan ne şekilde ne kadar etkileneceğini kitabı okuyarak görmek daha anlamlı olacaktır kanaatindeyim
🕊 Kitabın son 50 sayfasına kadar standart şekilde ilerlerken son 50 sayfada kalan sayfalarını telafi ediyor olması bence okunmayı kılar bir özellik
ağlamayi sevenler :)
Pepuk'dan sonra beklentim çok yüksekti ama beklediğimden iyiydi O trende Murat ve Meltem ile Mardin'de ki o köye gittim. Meltemin yangını, Zeynep'in çaresizliği, Eylem'in acısı, Kader'in hayal kırıklığını yaşadım.
Rosida olup ağladım, welad'i görüp ağladım, Hedla'yla tanışıp korktum... Her hikaye ayrı ayri etkiledi. Okurken Cem Adrian'in oy gelin parçasını dinledim hep. Ne zaman dinlesem kötü olacağım net.
Hamile'ler okumasın, dram sevmeyenler de. Çok beğendim çok... Mutlaka tavsiye ederim
Bitti..
Son iki bölüme kadar sonunu tahmin ettiğimi düşündüm. Klasik bir aşk hikayesi bekledim. Ve sırf okumuş olmak için devam ettim.
Ama son bölüm tabir-i caizse canıma okudu..
Ben sadece iyiki okumuşum diyebiliyorum..
Teşekkürler Serhat Güven..
İçiniz de hala ;din, dil, renk, para, meshep dahi ırk ayrımcılığı yapan varsa mutlaka okuması gereken bir kitap. Düşünce yapınız değiştirir artık ırkçılık yapamazsınız! Serhat Güven bu kitap da her şeyi ince detayına kadar anlatmış, her ne olursa olsun hepimizin kardeş olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır.. Okuyup da aklımdan çıkaramadığı tek eser! Teşekkür ediyorum Serhat GÜVEN.
Bi dakka! önce kahve sığara şart (kamu spotu sigara cidden çok kötü bir alışkanlık başladığım güne lanet etsemde maselef başlamak bitirmek kadar kolay olmuyor
Evet 3 lü kitap okuma tekniğinden şunu anladım, hangi kitap daha çok hoşumuza giderse sayfa sayısının çokluğu önemli değilmiş ☢
Oysa Pepuk kitabını günün en az okuduğum saatlerine! sabaha
Yazar Hüseyin Cengiz'in kaleme aldığı eser, bazı yerlere kurgu eklense de Cemal Süreya'nın biyografik romanı diyebileceğim tarzda yazılmış. Sıkılmadan keyifle okuyacaksınız desem de bahsi geçen yaşam öyküsü pek de iç acıcı değil:(
Cemal Süreya'yı sevdiğim için bir çırpıda okudum ama kitapta çok fazla eksiklikler vardı. Anlatım bozukluğu olan
400 syf.
8/10 puan verdi
Bu kitap bittiğinde ilk tepkim inanılmazdı sanırım gerçekten o Pepuk kuşunun acı çığlığını duyduğumu hissettim. Bu nasıl bir kitaptı böyle ?
İlk defa bu tarz konuları işleyen bir kitap okudum ve içime öylesine işledi ki kitap inanılmazdı. Kitap bittiğinde böyle bir yarım saat net kendime gelemedim. Efsane bir kitaptı.
Kitap babası şehit olan Yelda'nın üniversite okumak için şehir değişikliği ile başlıyor daha sonra hayatına giren diğer insanlar ve hikayeleri ile devam ediyor.
Zamanında yapılan mezhepsel ayrımların bu kadar net anlatılması ki yazar gayet açık bir anlatımla anlatmış fakat bazı kısımları okurken kopukluk yaşadım bir önceki sayfaya gelip tekrar okudum anlamak için. Ama yine de güzeldi biz insanların önyargılarımızı da biraz kırdıran bir kitap. Okumanızı tavsiye ederim.
İncelememi okuduğunuz ve vakit ayırdığınız için teşekkürler.♡
Uzun zamandır bu kadar etkilememişti beni bir kitap..
Doğup büyüdüğüm coğrafyadan aşina olduğum bir kelimeydi kitabı merak edip elime almamı sağlayan: Pepuk.
Biz günlük hayatta gariban, yazık gibi anlamlarda kullanırdık genellikle tabi farklı anlamlarada gelir. Ancak çok hazin bir öyküsü varmış pepuk kuşunun insanın yüreğini acıtan.
Kitabın son sayfalarına kadar pepuk kuşunun hikayesiyle okuduğum romanın arasında bir bağ kuramamıştım. Ancak son satırları okumam ile gözümden akan yaş kitaba verilebilecek en güzel ismin bu olduğunu anlamamı sağladı.
Konusuna spoiler vermeden değinebileceğimi sanmıyorum o yüzden konusunu anlatmayacağım. Kitapta adı geçen karakterlerin gözüyle olayların anlatılması benim için kitabı daha akıcı kıldı. Kitap üzerine söyleyebileceğim çok fazla şey yok. Türkiye'nin bazı gerçeklerini, kutuplaşmaları, önyargıları, dışlamaları nefretle büyütülen bir neslin bakış açısını okumak isterseniz zaman kaybetmeyin derim ben.