Bütün bunları biraz da sıkılarak anlatıyorum. Çünkü çağımızda bir şey anlatmanın önemi kalmadı. Sır dönemi kapandı. Alenilik salgını yüzünden, medyatik ifşaat ve teşhir çılgınlığı yüzünden, monotonluğun sistemleştirilmesi yüzünden... her şey otomatikman pornografikleşti. Şeffaflığın ilkeselleştirilmesi de yapılan işlerin faziletliliğine duyulan güvenin açığa çıkmasını kolaylaştıracağı yerde, arsızlığın rahatça ilanına vardı. Merak prenslendi, bereketini yitirdi. Her şey ulu orta olunca, sebepsizlik ve sonuçsuzluk neşet etti ve kanıksandı. Görünmek de, saklanmak da büyük birer mesele haline geldi. Meşhur mu oldunuz, demek ki yanlış anlaşıldınız. Kayıplara mı karıştınız, bu sizin sorununuz.
Afilli Hafiye, Murat Menteş romanları içinde yazarın en sevdiğim ikinci romanı. Postmodern edebiyatın özelliklerinin bu kadar canlı bir şekilde işlenmesi... Resmen bu edebiyatın özelliklerini görebilmek ve özümseyebilmek açısından bence çok değerli. Diğer romanlarına kıyasla okuyucuya daha çok yer vermiş olması bir farklılık diye düşünüyorum. Yine roman anlatıcılarının edebiyat ve postmodern edebiyat üzerine konuşmaları da dikkatimi çeken ikinci bir özellik oldu. Tüm Murat Menteş romanlarında görebileceğimiz olay örgüsü bu romanda da bizi karşılarken ben şahsi olarak yazarın böylesine zeki bir şekilde romanı kurmasına tekrar hayran oldum diyebilirim. Karakterlerin ve roman evreninin kurgulanması, genel anlamda olay örgüsünün kurgulanması gerçekten zeki bir yazarın elinden çıktığını gösterir nitelikte.
Tüm bunlardan öte postmodern edebiyat açısından romanları bu edebiyat alanının basitleştirilmiş hâli diyebilirim. Bu açıdan postmodern edebiyata dair eserler okumadan önce Murat Menteş'in romanlarını okumalarını herkese tavsiye ediyorum.