Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Peryavşan

Peryavşan bir yorumu yanıtladı.
Günün Sorusu 2
Günümüzün insanıyla ilgili en çok ......................... konusunu (davranışlarını) anlamlandıramıyorum. Boşluğa ne yazarsınız? İlk “günün sorusuna” gelen cevaplar muhteşemdi. Hepinize sonsuz teşekkürler 🙏 2. Kitabımın çatısını çizerken bizlerin sesini ve duygularını yansıtmayı hayal ettığımden sorulara bır süre devam 🍀🍀🍀 Dilerseniz özelden dilerseniz buradan yazabilirsiniz. Sevgilerimle 🙏🙏
Peryavşan okurunun profil resmi
Bir metre ötesindeki insana selam bile vermezken kilometrelerce uzaktaki insanlara sesini duyurma çabası ve onlar tarafından beğenilme arzusu içinde olanları anlayamıyorum. İsyanım sosyal medya bağımlılarına. Evet sosyal medya uzakları yakın etti ama aynı zamanda yakınları da uzak etti. Her gün sosyal medya hesaplarımızda fotoğraflar videolar paylaşıyor aynı anda yüzlerce kişiye ulaşıyoruz. Bakın ben bunu yedim, burayı gezdim, bunu yaptım diyoruz gururla. Ancak ailemiz, arkadaşlarımız veya yan dairede oturan komşumuzla oturup iki kelam edemez hale geldik. Hem kendi çağımız için hem de gelecek nesiller için acilen çözüme kavuşturulması gereken bir konu.İkinci kitabınızda bugün hayatımıza sızmış durumda olan ve işlevselliğimizi ciddi düzeyde etkileyen sosyal medya kullanımına değinmenizi isterim. İyi çalışmalar :)
6 önceki yanıtı göster
Peryavşan okurunun profil resmi
Teşekkürler Pınar hanım, o zaman bir sonraki kitabınızı heyecanla bekliyorum 😊📖
Reklam
Peryavşan bir yorumu yanıtladı.
Kaç okyanus geçtim böyle Kaç denizde yitip gittim Kırılmış direkler Yırtık yelkenlerle Kaç seferden yorgun döndüm
Sayfa 213
Yusuf okurunun profil resmi
”BU DA GEÇER YA HU..!” HİÇBİR ŞEY OLDUĞU GİBİ KALMAZ" Dervişin biri, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra bir köye ulaşır. Karşısına çıkanlara, kendisine yardım edecek, yemek ve yatak verecek biri olup olmadığını sorar. Köylüler, kendilerinin de fakir olduklarını, evlerinin küçük olduğunu söyler ve Şakir diye birinin çiftliğini tarif edip oraya gitmesini salık verirler. Derviş yola koyulur, birkaç köylüye daha rastlar. Onların anlattıklarından, Şakir’in bölgenin en zengin kişilerinden birisi olduğunu anlar. Bölgedeki ikinci zengin ise Haddad adında bir başka çiftlik sahibidir. Derviş, Şakir’in çiftliğine varır. Çok iyi karşılanır, iyi misafir edilir, yer içer, dinlenir. Şakir de, ailesi de hem misafirperver hem de gönlü geniş insanlardır… Yola koyulma zamanı gelip Derviş, Şakir’e teşekkür ederken, Böyle zengin olduğun için hep şükret der. Şakir ise şöyle cevap verir: Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Bazen görünen, gerçeğin kendisi değildir. Bu da geçer… Derviş, Şakir’in çiftliğinden ayrıldıktan sonra bu söz üzerine uzun uzun düşünür. Birkaç yıl sonra, Derviş’in yolu yine aynı bölgeye düşer. Şakir’i hatırlar, bir uğramaya karar verir. Yolda rastladığı köylülerle sohbet ederken Şakir’den söz eder. Haa o Şakir mi? der köylüler, O iyice fakirledi, şimdi Haddad’ın yanında çalışıyor. Derviş hemen Haddad’ın çiftliğine gider, Şakir’i bulur. Eski dostu yaşlanmıştır, üzerinde eski püskü giysiler vardır. Üç yıl önceki bir sel felâketinde bütün sığırları telef olmuş, evi yıkılmıştır. Toprakları da işlenemez hale geldiği için tek çare olarak, selden hiç zarar görmemiş ve biraz daha zenginleşmiş olan Haddad’ın yanında çalışmak kalmıştır. Şakir ve ailesi üç yıldır Haddad’ın hizmetkarıdır. Şakir, bu kez Derviş son derece mütevazı olan evinde misafir eder. Kıt kanaat yemeğini onunla paylaşır… Derviş, vedalaşırken Şakir’e olup bitenlerden ötürü ne kadar üzgün olduğunu söyler ve Şakir’den şu cevabı alır: Üzülme… Unutma, bu da geçer… Derviş gezmeye devam eder ve yedi yıl sonra yolu yine o bölgeye düşer. Şaşkınlık içinde olan biteni öğrenir. Haddad birkaç yıl önce ölmüş, ailesi olmadığı için de bütün varını yoğunu en sadık hizmetkarı ve eski dostu Şakir’e bırakmıştır. Şakir, Haddad’ın konağında oturmaktadır, kocaman arazileri ve binlerce sığırı ile yine yörenin en zengin insanıdır. Derviş eski dostunu iyi gördüğü için ne kadar sevindiğini söyler ve yine aynı cevabı alır:Bu da geçer… Bir zaman sonra Derviş yine Şakir’i arar. Ona bir tepeyi işaret ederler. Tepede Şakir’in mezarı vardır ve taşında şu yazılıdır: “Bu da geçer” Derviş, “Ölümün nesi geçecek? “diye düşünür ve gider. Ertesi yıl Şakir’in mezarını ziyaret etmek için geri döner; ama ortada ne tepe vardır ne de mezar. Büyük bir sel gelmiş, tepeyi önüne katmış, Şakir’den geriye bir iz dahi kalmamıştır… O aralar ülkenin sultanı Mahmut, kendisi için çok değişik bir yüzük yapılmasını ister. Öyle bir yüzük ki, mutsuz olduğunda umudunu tazelesin, mutlu olduğunda ise kendisini mutluluğun tembelliğine kaptırmaması gerektiğini hatırlatsın… Hiç kimse sultanı tatmin edecek böyle bir yüzüğü yapamaz. Sultanın adamları da bilge Derviş’i bulup yardım isterler. Derviş, sultanın kuyumcusuna hitaben bir mektup yazıp verir. Kısa bir süre sonra yüzük sultana sunulur. Sultan önce bir şey anlamaz; çünkü son derece sade bir yüzüktür bu. Sonra üzerindeki yazıya gözü takılır, biraz düşünür ve yüzüne büyük bir mutluluk ışığı yayılır: “BU DA GEÇER YA HU” yazmaktadır.
Peryavşan okurunun profil resmi
Etkileyici bir öykü gerçekten
Peryavşan yorumladı.
Benim de çok merak ettiğim bir şey bu
"Herkes toprağının kaderini sırtında mı taşır? Yoksa bu sadece bizim lanetimiz mi?"
Sayfa 47 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Peryavşan okurunun profil resmi
İbn-i Haldun bugün üzerine basa basa ezberlediğimiz bir söz bırakır dünyaya, asırlar önce: Coğrafya kaderdir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Peryavşan bir yorumu yanıtladı.
Kimse göründüğü kadar iyi, anlatıldığı kadar kötü değildir!
Resul okurunun profil resmi
Göründüğünden daha iyi, anlatıldığından daha kötü de olabilir.
35 öğeden 6 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.