Mektupların gelmesinin bu kadar zaman aldığı eski günlerde insanlar buna nasıl katlanıyorlardı? Sanıyorum o zamanlar postacıyı üç hafta boyunca beklemek bir epostayı üç gün beklemeye denk olmalı.
“Mektupların gelmesinin bu kadar zaman aldığı eski günlerde insanlar buna nasıl katlanıyorladı? Sanıyorum o zamanlar postacıyı üç hafta boyunca beklemek bir e-postayı üç gün beklemeye denk olmalı.”
Mektupların gelmesinin bu kadar zaman aldığı eski günlerde insanlar bunu nasıl katlanıyorlardı? Sanıyorum o zamanlar postacıyı üç hafta boyunca beklemek bir e-postayı üç gün beklemeye denk olmalı. Üç gün insana nasıl gelebilir? Tam bir ödüllendirilme duygusu yaratacak kadar uzun bir süre.
Mektupların gelmesinin bu kadar zaman aldığı eski günlerde insanlar buna nasıl katlanıyorlardı? Sanıyorum o zamanlar postacıyı üç hafta boyunca beklemek bir e-postayı üç gün beklemeye denk olmalı.
Sevgili Dost,
Bir zarfı açmak kadar kalbi titreten ne vardır. Zarf mahremiyettir, mahrem olmasa da satırlar.
Bir köşeye çekilinir, yalnız okunur mektuplar.
Kimbilir kaç kez parmaklığa dek gidecek, ve orda, bir
deri bir kemik kalmış elimle gözlerimi dimdik gelen güneş
ışınlarından koruyacak, kederler içinde ufka bakacak, toz
bulutları arasında, postacının tanıdık karaltısını gözleyeceğim.