İlk başladığımda tek solukta bitirirmişim gibi gelmişti ama 30lu sayfalardan sonra yaklaşık 30-40 sayfasında okurken çok sıkıldım. Zaten yazım dilinden dolayı her şey üstü kapalı anlatılmış. Yani açık açık anlatılan bi yazım dili kullanılmamış bu yüzdende bazı kısımlarda durup düşünmek olayı anlamak gerekiyor, bu yüzden de bazı olaylarda asıl olarak ne olduğunu anlamak biraz zor oluyor. kitap yarıya kadar ki olan kısımda akmıyor ne yazık ki.
Ben konusundan ziyade karakterden bahsetmek istiyorum. Kendisinden insan olarak bile bahsetmiyor, kendisini insan olarak bile görmüyor. Ve daha yaşı çok küçükken bu duyguları hissederek büyüyor. Kendisi hayatı, kadınları, insanları, aslında baktığımızda içki dışında hiçbir şeyi pek sevmiyor, duygulardan gerçek anlamda korkuyor, bu yüzden istese de sevemiyor. Sürekli olarak toplumdan kendisini tamamen soyutlama dürtüsünde. Zaten olaylar bir döngü halinde tekrarlıyor. Sürekli hayata dönebileceğini, insan olabileceğini düşündüğü noktada her seferinde yine sefil yaşamına dönüyor.
Önerir miyim kısmına gelirsek yani benim zamanım bol, boş vaktim çok, tek solukta bitmesine gerek yok, geniş geniş okurum diyorsanız kesinlikle okumalısınız. Ama onun dışında okumasanızda olur. Çünkü ben yarıda bırakmayı bile düşündüm okurken inanılmaz derecede başım ağrıdı ve yarıda kalmasın bitsin diye zoraki bi şekilde bitirdim.
Artık ne mutlu ne de mutsuzum.
Her şey geçip gidiyor.
Bu zamana kadar yaşadığım, soğuk bir cehennemi andıran sözde “insan” dünyasında tek gerçek şey bu.
Her şey geçip gidiyor.
İnceleme değilde daha çok öneri diyebiliriz. İlk okuduğumdan beri fırsat buldukça tekrar tekrar okumaya çalışırım. 5 ya da 6. Okuyuşum. Zaten çerezlik bi kitap. Her okuduğumda hissettiğim duyguları tekrar tekrar hissederim, kısa süreli de olsa farkındalık uyandırıyor bende. Şahsen artık Küçük Prensi okumayan yoktur diye düşünüyorum, varsa da lütfen okusun.
Küçük PrensAntoine de Saint-Exupéry · Can Çocuk Yayınları · 2015235,7bin okunma
Tüm kadınlar aklımı karıştırıyordu. Hayatlarını sürdürürlerken akıllarından neler geçtiğini anlamaya çalışmak, bir solucanın düşüncelerini okumaya çalışmaktan daha karmaşık, daha zahmetli ve daha rahatsız ediciydi.
Acıya karşı bağırarak, gözyaşlarımla cevap veririm. Yapılan alçaklıklara öfkeyle, iğrençliklere ise tiksinti duyarak tepki gösteririm. Bana göre bu, hayatın ta kendisidir.