“Peygamber Efendimiz (s.a.v) sevinince toprağa, üzülünce göğe bakarmış. Yerde tevâzu gökte ferahlık vardır çünkü.” “Hüzün benim yoldaşımdır.” diyen Kainat Server’ini göklere bakıp inşirâh aratan Allah değil mi? Bize ne oluyor ki onların davasında gevşeklik gösterip azıcık cefa çekince Rahman’a naz ediyoruz? Onların yoluna talip isek, talebimiz imtihanı da beraberinde getirecektir. Habbab b. Eret çektiği imtihanlardan dolayı Efendimiz’den dua istemek için yanına geldiğinde Efendimiz hangi ayeti dokundurmuştu yüreklerine? BAKARA - 214 “Yoksa sizden öncekilerin başına gelenler sizin de başınıza gelmeden Cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlar öyle darlıklara ve zorluklara uğradılar ve öylesine sarsıldılar ki, peygamber ve onunla beraber iman edenler, “Allah'ın yardımı ne zaman?” diyecek hale geldiler. Haberiniz olsun, Allah'ın yardımı yakındır.” Turgut Uyar’ın dediği gibi: “İkimiz birden sevinebiliriz, göğe bakalım” Göğe bakalım ve Resulullah’ın ve ashabın imtihanlarını tefekkür edelim. Edelim ki göğsümüz inşirah bılsun, edelim ki talip olduğumuz davanın cefasına dahi sevinebilelim. Her şeyin ötesinde sadrımızın inşirahı Rabbimiz halimizden haberdar. Bu bile bize yetmez mi?
Kur'an cedel konusunda şöyle der: "Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele [cedel] et." Şayet bu ayeti kavrayabilseydi, Allah'a hikmetle çağrılacak olanların bir grup, güzel öğütle çağrılacak olanların başka bir grup, tartışmayla çağrılacak olanların da ayrı bir grup olduğunu anlardı. Süt emme çağındaki çocuğun kuş etiyle beslenmesi nasıl sindirim sistemine zarar verirse, güzel öğütle çağrılacak grubu hikmetle beslemek de öyle zarar verir. Yetişkin insanı anne sütüyle beslemek nasıl onları rahatsız ederse, hikmetle çağrılmaya uygun grubu cedel ve tartışma metoduyla Hakk'a çağırmak da rahatsız edici olabilir. Tartışma yoluyla Hakk'a çağrılacak olan grup, ayette önerildiği gibi en güzel yolla çağırılmazsa sonuç yine hüsran olur. Bu, hurmadan başka besin bilmeyen bir bedeviyi (çölde yaşayan kimse) buğday ekmeğiyle ya da buğday ekmeğine alışmış bir şehirliyi hurmayla beslemeye benzer.
Sayfa 24 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Müslim'de rivayet edilen bir habere göre, İbni Abbas diyor ki: "Göklerde ne var, yerlerde ne varsa, hepsi de Allah'ındır. Siz içinizdekini ister açıklayın isterse de gizleyin, Allah onu bilir ve sizi hesaba çeker. Sonra da kimi dilerse onu bağışlar, kimi de dilerse cezalandırır. Allah her şeye hakkıyla kadirdir." Mealindeki ayet inince, Müslümanların içine daha önceden görmedikleri bir korku girdi. Bunun üzerine Allah Rasûlü, onlara "duyduk, teslim olduk ve itaat ettik deyin," buyurdu. Bu telkin üzerine, Allah Müslümanlara şu ayeti indirdi: "Allah hiç kimseye gücünün yeteceğinden fazla yük yüklemez. Herkesin kazandığı hayır kendisine, kazandığı şer kendisinedir. Ey rabbimiz! Unutup yanıldığımız suçlardan dolayı bizi sorgulama!"
Sayfa 61
Tevbe Sûresi’nin 126. Ayeti’nde Rabb’imiz şöyle buyuruyor: “Onlar her yıl bir veya iki defa, çeşitli belâlara uğratılıp sınandıklarını görmüyorlar mı? Böyleyken yine de tevbe etmiyorlar ve ibret almıyorlar.” Bu ayetin ifadesiyle insan, yılda bir iki defa, türlü acılara gark olur; ancak o acılar dindiğinde sanki hiçbir şey olmamış, hiç acı çekmemiş, yıpranmamış ve üzülmemiş gibi, hayatına kaldığı yerden eski halleriyle devam eder.
Kuranın ilk ayeti “oku” değildir, İlk ayet “Yaratan Rabbinin adıyla oku”ayetidir ve ikisi çok farklı şeylerdir. Okumaktan ziyade “ne okuduğumuz, niçin okuduğumuz ve nasıl okuduğumuzdur” önemli olan.Ebu Cehilde okur yazar birisiydi fakat tarihe “cehaletin babası” olarak geçmiştir.
Kuranın ilk ayeti “oku” değildir, İlk ayet “Yaratan Rabbinin adıyla oku”ayetidir ve ikisi çok farklı şeylerdir. Okumaktan ziyade “ne okuduğumuz, niçin okuduğumuz ve nasıl okuduğumuzdur” önemli olan.Ebu Cehilde okur yazar birisiydi fakat tarihe “cehaletin babası” olarak geçmiştir.
Reklam
1.000 öğeden 151 ile 160 arasındakiler gösteriliyor.