Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Akın

Akın
@rakinroll
Klinik Psikoloji Yüksek Lisans
22 okur puanı
Nisan 2017 tarihinde katıldı
Thanatos - Mad Men 2. Bölüm
Ölüm İçgüdüsü (Thanatos): Freud’un en radikal fikirlerinden biri de yaşamin, kendi öncesine, yani varolmama durumuna dönme eğiliminde olduğu ve tüm insanlarin bilinçdişi bir ölüm içgüdüsü tarafindan yönlendirildikleri şeklindeki düşüncesidir. Yikicilik içgüdüleri olarak da adlandirilir.
Reklam
Bazen insanlar kendi değerlerini bilmediklerinde ya da belki de hayatları için sorumluluk almayı reddettiklerinde, tam olarak geçmişte bela olduğu ispatlanmış türde yeni arkadaşlıklar kurarlar. Bu tür insanlar daha iyisini hak ettiklerine inanmadıkları için, böyle bir arayışa girmezler. Ya da belki de daha iyinin zahmetini istemezler. Freud buna "yineleme zorlantısı" adını vermişti. Bunu, geçmişin dehşetlerini bazen o dehşetleri daha açık ve kesin ifade etmek, bazen daha aktif bir şekilde hakimiyet kurmayı denemek, bazen de çağıran başka alternatif olmadığı için bilinçsiz bir tekrarlama dürtüsü olarak düşünürdü. İnsanlar dünyalarını doğrudan ellerindeki aletlerle yaratırlar. Kusurlu aletler, kusurlu sonuçlar üretir. Aynı kusurlu aletlerin tekrarlı kullanımı, aynı kusurlu sonuçları üretir. Geçmişten ders almayı öğrenmeyenlerin, kendilerini onu tekrarlamaya mahkum etmesi bu şekilde olur. Kısmen kaderdir. Kısmen beceriksizlik. Kısmen de ... öğrenmeye istekli olmamak? Öğrenmeyi reddetmek. Öğrenmeyi gerekçeli reddetmek?
Sayfa 128
Kendinize, yardımcı olmaktan sorumlu olduğunuz biriymişsiniz gibi davranmak, sizin için gerçekten iyi olanı düşünmek demektir. "İstediğiniz"den bahsetmiyorum. "Ya da sizi mutlu edecek" olandan. Bir çocuğa tatlı bir şey verdiğiniz zaman o çocuğu mutlu edersiniz. Bu, çocukları şekere bağmaktan başka bir şey yapmanız gerekınediği anlamına gelmez. "Mutlu", hiçbir şekilde "iyi"nin eş anlamlısı değildir. Çocukların dişlerini fırçalamasını sağlamalısınız. Şiddetle itiraz etseler bile, soğukta dışarı çıkarken kar tulumlarını giymeliler. Çocuğunuzun erdemli, sorumlu, uyanık ve karşılıklı faydayı gözetebilen, kendisiyle ve başkalarıyla ilgilenebilen ve bunu yaparken gelişebilen bir varlığa dönüşmesine yardım etmelisiniz. Kendiniz için daha azını yapmayı neden kabul edilebilir bulasınız?
Sayfa 116

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
sonra vay efendim freud beni niye dışladı, jung bana niye sövdü
Farklı içgüdüsel faktörleri karakterize etmek için "bilinçli" ve "bilinçsiz" kavramlarının kullanılması, bireysel psikoloji açısından doğru değildir. Gerek bilinç, gerek bilinçdışı, her ikisi de aynı doğrultuyu izler, sık sık sanıldığı gibi hiç de birbirinin karşıtı değillerdir.
"kardeşin mi var derdin var"ın psikolojik yaklaşımı
İlk çocuk, önce tek çocuktur ailede; dolayısıyla, bütün dikkatleri kendi üzerinde toplayan bir odak noktası oluşturur. Ne var ki, ikinci çocuk dünyaya gelir gelmez tahtından alaşağı edilmiş görür kendini ve doğal olarak durumundaki böyle bir değişikliğe karşı başkaldırır. Gerçekten, elindeki gücü ansızın yitirmesi trajik bir olay niteliğiyle gelip çöreklenir yaşamına. Bu trajik duygu, çocuğun idealini kurmasında rol oynadığı gibi, erişkinlik çağında taşıdığı özelliklerde de kendini açığa vurur. Hastaların yaşam öyküleri, bu gibi ilk çocukların her zaman böyle bir yıkım karşısında kaldıklarını göstermektedir.
Reklam
Huylu Huyundan Vazgeçmez
Akrep ve kurbağa, bir dere kenarında duruyorlarmış. Her ikisinin de karşıya geçmesi gerekiyormuş. "Merhaba Bay Kurbağa! " demiş akrep sazların arasından. "Rica etsem, beni sırtımza alıp karşıya geçirir misiniz? Kurbağa şüphelenmiş hemen. "Bakın Bay Akrep," demiş, siz bir akrepsiniz. Kuyruğunuzun ucunda kocaman bir iğneniz var. Sırtıma biner binmez doğanız gereği beni sokmak gelir içinizden. " Kurbağadan böyle bir itiraz geleceğini önceden tahmin eden akrep şöyle cevap vermiş: "Sevgili Bay Kurbağa sizi sokmak benim ne işime yarayacak ? Tek derdim derenin karşısına geçmek. Ayrıca size hiçbir zarar gelmeyeceğine söz veriyorum. " Gönülsüzce hak vermiş akrebe kurbağa. Ve bu ağzı iyi laf yapan eklembacaklının, sırtına çıkmasına izin vermiş. Atlamış hemen suya. Bir süre her şey yolunda gitmiş. Fakat derenin ortasına geldiklerinde, kurbağa sırtında birden keskin bir acı hissetmiş ve gözünün ucuyla bakabildiği kadarıyla, akrebin iğnesini geri çekişini görmüş. Ölümcül bir uyuşma hissi yayılmaya başlamış kollarına ve bacaklarına. "Seni ahmak! " diye vıraklamış. " Şimdi ikimiz de öleceğiz! " "Bay Kurbağa," diye yanıtlamış sakince, "kendiniz de söylediniz. Ben bir akrebim. Sizi sokmak benim doğamda var. " Bu sözün ardından kurbağa ve akrep, hızla akıp giden bulanık suların içinde kaybolup yitmişler. İkisini de gören olmamış bir daha.
telefonunu çıkra yeenim
Bu olayda kan beynime sıçramıştı, çünkü yaşamım konusunda hiçbir fikri olmayan kaba ve hayvanca görünen bir adamın, yaşamımı yargılamasını dinlemek zorunda kalmıştım.
Sayfa 40
Sevgi, sevilen insanın fiziksel varlığının çok çok ötesine geçer. Sevgi en derin anlamını, kişinin tinsel varlığında, iç benliğinde bulur. Sevilen kişinin gerçekte orada olup olmaması, yaşayıp yaşamaması, bir anlamda önemli olmaktan çıkıyor.
Logoterapi Felsefesi
İşte bu noktada varoluşçuluğun ana temasıyla karşı karşıya geliriz: Yaşamak acı çekmektir; yaşamı sürdürmek, çekilen bu acıda bir anlam bulmaktadır. Eğer yaşamda bir amaç varsa, acıda ve ölümde de bir amaç olmalıdır. Ama hiç kimse bir başkasına bu amacın ne olduğunu söyleyemez. Herkes bunu kendi başına bulmak ve bulduğu yanıtın öngördüğü sorumluluğu üstlenmek zorundadır. Frankl, Nietzsche’nin şu sözünü anmayı çok seviyor: “Yaşamak için bir nedeni olan kişi, hemen her nasıla dayanabilir."
Psikolojik aktarım olarak yazgı
Geçmişte yarım kalan, ifade edilemeyen veya bastırılan duygu ve düşünceler bir döngü yaratır. Terk edilme, reddedilme, sevilmeme, değersizlik, öfke gibi duygular için çocukluk tramvaları tam olarak ifade edilemediğinde, kişinin kendisi ve önemli kişilerle olan ilişkilerinde geçmişi tekrar etme zorlantısı ile kendini gerçekleştirecek ortam ve ilişkiler yaratır. Geçmişte yarım kalan işler yüzünden kişi özgür ve yetişkin bir birey olarak şu anı yaşayamaz, yaptıkları ve hissettiklerinden dolayı başkalarını sorumlu tutar.
Sayfa 33
Reklam
Bilinçdışının geçmişi tekrar etme zorlantısı
Sürekli kendini terk edecek erkeklere aşık olan "talihsiz" kadının, kendini aşağılayacak kadınları çekici bulan "zavallı" erkeğin, beşinci boşanmasını yaşayan "çaresiz" adamın öyküsünde olduğu gibi tüm bu örnekler, bilinçdışı olarak çatışma yüklü çocukluk deneyimlerini yeniden canlandırmaya çalışan ve bu deneyimlerle uzlaşma arayan amansız ve güçlü bir dinamik tarafından gerçekleştirilir.
Sayfa 26
112 syf.
·
Puan vermedi
Terapiye Başlarken
Terapiye BaşlarkenDoğan Şahin
9.2/10 · 53 okunma
266 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.