Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz nefsi için öfkelenmez, ancak bir hakkın çiğnenmesi, hakîkate zulmedilmesi karşısında sessiz kalmazdı. Şahsına karşı yapılan hata, kusur ve kabalıkları, Allah için affederdi.
Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in ümmeti olarak bizler de O’nun hâliyle hâllenmeye gayret etmeliyiz. Kusur affetmeyi, barışmayı, kaynaşmayı, kardeş olmayı, yalnızca Ramazan’dan Ramazan’a yahut bayramdan bayrama hatırlamak yerine, her dâim engin gönüllü bir “rahmet insanı” olmaya gayret etmeliyiz. Şahsımıza yapılan haksızlıkları izzet-i nefis ve gurur meselesi yapmamalıyız. Alınma, gücenme, darılma gibi zaafları, Allah rızâsı için aşmalıyız. Öfkeye kapılarak kin gütmeyi ve intikam peşine düşmeyi; gönül hamlığı ve idrak sığlığı olarak telâkkî etmeliyiz. Şahsımıza karşı işlenen hata ve kusurları affedebilmeyi, nefsimizin tezkiyesine ve günahlarımızın bağışlanmasına vesîle bilmeliyiz.
*Osman Nuri Topbaş 31.01.2020