Hadd-i zâtında sabır yalnızca eziyet ve zulümlere karşı sabır değildir. O, şumullu bir manaya sahiptir ve pek çok şeye sabretmek gereklidir. Taata devam da sabır, ma'siyetten sakınmada sabır, hile ve tuzaklara sabır, bâtılın yayılmasına sabır, hakka yardım edenlerin azlığına sabır, eziyetli yolların uzunluğuna sabır; nefsin istekleri, tamâ ve heveslerine za'fına noksanlığına, aceleciliğine, çabucak usanmasına sabır; insanların taleplerine, eksikliklerine, cehaletlerine sabır, sabır, sabır... Bütün bunlardan sonra neticeye ulaşılınca, galebe çalıp hakimiyet ele geçince, bolluk ve refaha erişilince nefsi tevazu ve şükür dairesinde tutabilmede sabır... Bollukta da, darlıkta da, elemde de sevinçte de, Allah'a irtibatlı olmada, O'nun kaderine teslimiyette, tam bir hûşu, güven ve itmi'nan içinde her şeyi O'na havale etmede sabır.... Öyleyse sabır, Allah'a güvenip, Allah'a dayanmak, Allah'tan ummaktır. Gayret göstermektir, göğüs germektir.