Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Garanik olayı ve iç yüzü
Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem bir gün Mekke'de Kabe'de Necm sûresini okuyordu. Surenin son ve secde ayeti olan 62. Ayetini okuduktan sonra secde etmiş, ardından orada bulunan bütün müslümanlar da secde etmişlerdi. Müşrikler de, putlarının adını işittikleri için, putlarına tâzim maksadıyla secde etmişlerdi. Bu Habeşistan'daki müslümanlara Kureyş'in müslüman oldukları şeklinde bir haber olarak ulaştı. Bu haber üzerine Habeşistan'da bulunan Müslümanlar Mekke'ye dönmüşlerdi. Mekke yakınlarına gelince gerçeği öğrendilerse de iş işten geçmişti. Habeşistan'dan dönen müminlerin büyük çoğunluğu kendi aileleri tarafından yeniden baskı altına alındı. Müşriklerin zulmü de her geçen gün biraz daha şiddetlendi.
İlk hicret edenler arasında peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin damadı Hz. Osman ve kızı Hz. Rukiye bulunuyordu. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem onlara şöyle dua etti: "Allah onlarla beraber olsun. Şüphesiz ki Lut (aleyhisselam)dan sonra ailesi ile ilk hicret eden Osman olmuştur..." İbn Hişam'ın İbn İshak'a dayanarak kaydettiği ilk muhacirlerin listesi şöyledir: Osman b. Affan ve hanımı Rukiye Ebu Huzeyfe b. Utbe ve hanımı Sehle b. Süheyl b. Amr Zübeyr b. Avvam b. Huveylid Mus'ab b. Umeyr Abdurrahman b. Avf Ebu Seleme b. Abdu'l Esed ve hanımı Ümmü Seleme Osman b. Maz'un (kafile başkanı) Amr b. Rebia ve hanımı Leyla b. Ebi Hasme Ebu Sebre b. Ebi Ruhm Süheyl b. Beyza Hatıp b. Amr (ibni Sad,Vakıdi'ye istinaden hicret edenler arasında bu ismi de zikreder.) İlk hicret etmiş olanlarda dikkatimi çeken en önemli özellik Mekke'deki en şerefli ve asil ailelere mensup olmalarıdır. Bunların arasında köle,azatlı olanlar ya da güçsüzler yoktu. Onlarn gidişi ile ilgili pek çok sebep ileri sürülmüşse de bunlar arasında en önemli sebebinin kabile içerisinde emniyet içinde yaşama şartı olan eman (dokunulmazlık) hakkını kaybetmeleri olduğunu söyleyebiliriz. Eman cahiliye dönemi kabile sistemi içinde çok önemli bir rol oynamaktadır. Bu hicretin İslâm'ın yarımadanın dışında yayılmasına ve gelişmesine zemin oluşturması yola çıkılış sebebi değil,sonucudur.
Reklam
İnsanlara yalan söylemeyen biri Allah'a karşı da yalan söylemez
Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem insanlara davetini açıklamadan önce onların sözleriyle doğruluğunu tasdik ettirdi. Hazreti Peygamber'e "Biz senin yalan söylediğini duymadık!" Dedikten sonra duyurduğu hakikati inkâr etmeleri demek, kendi kendileri ile çelişmeleri demekti. "Biz senin yalan söylediğini duymadık!" Demenin başka bir ifadesi de "insanlara yalan söylemeyen birinin Allah'a karşı da yalan söylemeyeceği" idi. İşte bu hakikati düşünüp akledebilecekleri bir sırada Ebû Leheb'in ortamı sabote etmesi ve kitle psikolojisi etkisiyle kalabalığın dağılması Rasulullah sallallahu aleyhi vesellemin bu girişiminin olumsuz sonuçlanmasına sebebiyet verdi. Kitle psikolojisi içerisinde bulunan birçok kişi,kendi gerçek karakter ve ruh haliyle bağdaşmayacak davranışlar gösterebilirler. Çünkü kitle içinde kişisel iradeler erir ve fikirlerle hisler aynı maksada yönelir. Bunu bir çeşit geçici şuursuzluk ve iradesizlik olarak izah etmekte mümkündür. Kitle içerisinde mantıksal değerlendirmeleri ve muhakeme yoktur. Kitlelerde hâkim güç düşünce değil hislerdir. Bir başka ifadeyle kitleler şuurla hareket etmezler, onlar hisleri aracılığıyla şartlandırılırlar.
İnzivaya itikâfa
Hazreti peygamber sallallahu aleyhi vesellemin peygamberlikten önce yaşadığı bu uzlet dönemi üzerinde önemle durulmalıdır. Nefsin terbiye edilmesi ve manevi tekâmül açısından Rasulullah sallallahu aleyhi vesellemin yaşadığı bu dönemle ilgili pekçok değerlendirme yapılabilir. Bilindiği gibi tasavvuf da bu dönemi kendine referans olarak almıştır.
YALANIN KÖTÜLÜĞÜ
İbni Mes’ud (ra)’ den Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki: “münafın üç alameti vardır; konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği zaman yerine getirmez, emanet edildiği zaman hıyanet eder.” … Huzeyl b. Şurahbil rahimehullah dedi ki: Musa Aleyhisselam:” Ey Rabbim! amel bakımından kullarının en hayırlısı hangisidir? dedi. Buyuruldu ki : dili yalan konuşmayan ,kalbinde günah kötülük bulunmayan ve cinsel uzvu zina etmeyenlerdir.” … “ Allah iman edenleri dünya hayatında ve ahirette sapasağlam sözle sebat ettirir. Zalimleri de şaşırtıp saptırır. Allah dilediğini yapar.” ( İbrahim-27) … Ebu’l- Ahvas rahimehullah’tan: “ İbn Mesud (ra) dedi ki: “ Elinde tutana yemin olsun ki ister ciddi, ister şaka olsun, Allah yalanı helal kılmadı. kişi çocuğa yapamayacağı şeyi söz vermesin, isterseniz: “ Allah’tan korkun ve Sadıklarla beraber olun.” (Tevbe -119)
Susma ve Konuşma Edepleri
Susma ve Konuşma Edepleri
Eşlerinize karşı bir hüccet olarak kullanın hanımlar:)
Hz. Ömer رضي الله عنه bir rivayette şöyle demektedir: "Allah'a yemin ederim ki cahiliyede hanımlara hiç değer vermezdik. Nihayet Allahu Teâlâ onlar hakkında indirdiklerini indirdi ve kendilerine yaptığı taksimi yaptı. Birgün kendi kendime bir işin durumunu tartışıyordum. Hanımım bana, şöyle şöyle yapsaydın keşke, dedi.Ben de ona: Sana ne
Sayfa 188 - Köklü değişim yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Ebu Hüreyre (Allah Ondan razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Allah tüm varlıkları yarattığı zaman arşın üstünde bulunan kendi katındaki bir kitaba RAHMETİM GAZABIMA GALİP GELİR diye yazmıştır.” (Buhari, Bed’ül Halk 1) * Bir değişik rivayette: “Rahmetim gazabıma galip oldu, üstün geldi” şeklindedir. (Buhari, Bed’ül Halk 4) * Başka bir rivayette: “Rahmetim gazabımı geçmiştir” şeklindedir. (Buhari, tevhid 15, Müslim, tevbe 14)
Ömer ibn-ül Hattab (Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Bir gün Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) esirler arasında çocuğundan ayrılan bir kadın gördü. Kadın çocuğuna hasretinden dolayı rast geldiği her çocuğu kucağına alıyor ve emziriyordu. Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) çevresindekilere: -Hiç bu kadın çocuğunu ateşe atar mı? diye sordu. Onlar: -Asla atmaz, cevabını verdiler. Bunun üzerine Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem): -O halde biliniz ki Allah’ın kullarına merhamet ve acıması bu kadının çocuğuna merhametinden çok daha fazladır, buyurdu. (Buhari, Edeb 18)
Bedir gazasına katılan sahabilerden İtban ibni Malik (Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Ben kavmim Beni Salime namaz kıldırırdım. Benim evimle onlar arasında bir vadi bulunuyordu. Yağmur yağdığı zaman mescide gitmek benim için zorlaşıyordu. Bu yüzden Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)’e geldim ve şöyle dedim: -Ey Allah’ın Rasulü
Ebu Zer (Allah Ondan razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem), Allah’ın şöyle buyurduğunu haber vermiştir: “Kim bir hayır ve iyilik işlerse ona on kat sevap vardır veya daha da artırırım. Kim bir kötülük ve günah işlerse onun da karşılığı kendisi kadardır artmaz ya da tamamen bağışlarım. Kim bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım. Bir arşın yaklaşana ben bir kulaç yaklaşırım. Bana yürüyerek gelene ben koşarak gelirim. Kim bana hiçbir şeyi ortak koşmamak şartıyla yeryüzünü dolduracak kadar günahla huzuruma gelirse, ben de onun günahları kadar bağışlama ile karşılarım.” (Müslim, Zikir 22)
Reklam
Adî ibni Hâtim (Allah Ondan razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Rabbiniz arada bir tercüman bulunmaksızın mutlaka hepinizle konuşacaktır. O gün kişi sağına bakar önceden gönderdiği hayırlı işleri ve sevabını görür, soluna bakar yine önceden işlediği kötülükleri ve günahları görür. Önüne bakar önünde de sadece cehennemi görür. Öyleyse yarım hurmayla da olsa cehennemden korunmaya çalışınız, hayırlı amellerinizi artırınız.” (Buhari, Zekat 9, Müslim, Zekat 67)
İbn-i Mesud (Allah ondan razı olsun)'den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: "Haksız yere öldürülen herkesin kanında Adem'in ilk oğlu Kabil'in günah payı vardır. Çünkü adam öldürme çığırını ilk açan o idi." (Buhari, Cenaiz 33, Müslim, Kasame 27)
Abdullah İbn-i Mes'ud (Allah ondan razı olsun)'den rivayet edildiğine göre peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: "Her türlü işlerinde ve sözlerinde ileri gidip haddi aşanlar helak oldular." Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) bu sözü üç sefer tekrarladı. (Müslim, ilim 7)
Din adamları/Allah dostları ve âlimleri onları, günah olan sözleri söylemekten ve haram yemekten menetselerdi ya!" İşte bunun içindir ki, başkalarının gıybeti yapılırken, on- ların yanında oturup sessiz kalmak ve müdahalede bulunma mak haramdır. Çünkü Allah şöyle buyurmuştur: إِنَّكُمْ إِذَا مِثْلُهُمْ " Yoksa siz de onlar gibi olursunuz ."32 İşte bunun içindir ki Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdular: الْمُغْتَابُ وَالْمُسْتَمِعُ شَرِيكَانِ فِي الْإِثْمِ " Gıybet yapan da, dinleyen de günah işlemekte ortaktırlar "
Sayfa 46 - Maide /63, Nisa/140, İbn-i Ömer TaberiKitabı okudu
Haram, dini tehlikeye sokan bir zehirdir. Helal ise, azı yararlı olandır. Çoğu ise zararlıdır. Oruç tutmanın amacı da, insana helali de az yedirtmektir. Çünkü Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: كَمْ مِنْ صَائِمٍ لَيْسَ لَهُ مِنْ صَوْمِهِ إِلَّا الْجُوعُ وَالْعَطش "Nice oruç tutanlar vardır ki, tuttuğu orucundan kendisine sadece açlık ve susuzluğu kâr olarak kalır."34
Sayfa 45 - ÇelikKitabı okudu
1.165 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.