Bir kadını deli ettiniz. O kadar çok deli ettiniz ki o kadın birden kendisi oluverdi. Toplumda kahkaha attı,ahlaksızca dans etti. Halbuki kadın gülerken,dans ederken,kadın ahlaksızken! güzel.
Refik Erduran lisede ünlü isimlerle de tanışma fırsatı buldu. Öğretmenlik yapan Necip Fazıl'ı, konuk olarak okula gelen Peyami Safa'yı, kendisinden dört yaş büyük olan Bülent Ecevit'i de öğrenci olarak tanıdı.
Bu kitabın çok fazla bilinmemesine şaşıyorum.Hatta Refik Erduran'ın da tanınmamasına hayret ediyorum.Kendisi döneminin en tanınmış gazetecilerinden ve oyun yazarlarındandır.Nazım Hikmet'in yurttan kaçışına yardım etmiştir.İlk evliliğini Nazım'ın üvey kardeşi ile yapmıştır.İlk kitabı 'Yağmur Duası' o dönemde satış rekorları kırmıştır.
Roman bir gazetecinin hayatını anlatıyor.O dönemde Gazetecilik mesleğinin itibarı henüz sarsılmamışken bir gazetecinin hükümet büyüklerini nasıl dize getirdiğini,büyük paralar kazandığını romandan anlıyoruz.Zira bu sayede kahramanımız sürekli farklı kadınların peşinden koşar.Belli bir zaman sonra eski sınıf arkadaşının karısına aşık olur.Aşk'ın cinsel boyutlarını ele alır ve insanı freoudiyen açıdan ele alır.İnsanın belli bir zamandan sonra belden aşağısının zebunu olduğunu ve insani değer ve duyguları kaybetme noktasına getirdiğini gösterir.En sonunda şu soruyu yöneltir kendine neresindeyiz bu hayatın,nasıl yaşıyoruz insan gibi mi,hayvan gibi mi? İçgüdülerimizle mi beynimizle mi? Ve sonunda kendini şöyle tarif eder 'ben belden aşağısının zebunu olmuş domuzun biriyim!'
Aslında incelediğimiz zaman Refik Erduran'ın kendi özeleştirisini yaptığını görebiliriz.Çünkü Erduran çok garip bir hayat yaşamıştır ve 4 evlilik geçirmiştir.Bunlardan Nazım Hikmet'in kızkardeşi dışında en ilginç olanı eski eşinin kızıyla yaşlılık döneminde evlenmiş olmasıdır.Aslında bu roman Erduran'ın bir otobiyagrafisi niteliği taşıyabilir.Çünkü romanda kendi gibi birini anlatmış.Yine de akıcı ve güzel anlatımı olan tek solukta biten bir roman...
İsmine aldanmayın,bir dua kitabı değil :) Ama olay bir gazetecinin araştırma yapmak üzere gittiği bir Anadolu köyünde yağmur duası eden köylüyü kandıran hocalar etrafında geçiyor.Aklıma Kemal Sunal fimlerini getirip beni güldürmüştür.Kitabın mizahi ve eleştirel yönü muazzam.Özellikle anlatımdaki akıcılık ve fantastik kurgusu bizi geçmişin karanlık yüzüne götürüyor.İnsanların o dönemlerde nasıl bazı din istismarcıları tarafından kandırılıp,dolandırıldıklarını alaycı bir dille anlatıyor...
Yağmur DuasıRefik Erduran · Kalite Matbaası · 197416 okunma
Allah dünyaya bakmış, görmüş ki parlak değil,
Kadınları yaratmış bir güzel cila diye.
Demiş ki fazla rahat bunları şımartmasın,
Erkeği icad etmiş kadına bela diye.
Şu "Avrupali" olup olmadığımız hikayesine bakın. Öyle bilinmeyi niçin büyük onur saydığımızı anlayamıyorum. Avrupa aydınlanmayı yaşadı ama, sonra o aydınlığın gücüyle dünyayı soydu, en berbat canavarlıkları yaptı.
Kitabı sıkılmadan okudum. Beni gülümseten cümlelerde oldu. Hikayeden çok yazarın dili ve anlatımıni sevdim. Sonunun aceleye getirildiğini "hayat bayram olsa" temasina bağlandigini düşünüyorum. Hikayenin sonlarina dogru neşe ve karisini seven ayyaş sahnesi var. Bu sahne kitabin akisini cok bozmuş. Gereksiz ayrinti olmuş.