Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

SEFA ÖZDEMİR

Dünyada iki temel duygu vardır. Sevgi ve Korku, diğer hepsi bu ikisinden doğar Aşk cesaret Tutku Neşe Sevinç paylaşım mutluluk huzur hoşgörü iyimserlik Bunların hepsi sevgiden doğar öfke nefret endişe suçluluk kıskançlık bunlarsa korkudan doğar içimizde Aslında sevgi var ya da korku ilahi sistem sana bunlardan birini seçme şansı sunar Hayat seçimlerden ibarettir Hangisini seçersen onu yaşarsın.
Reklam
Eril/Dişil Enerji
Erkeğin kendini ağırdan alması gizlemesi fethedilmeyi beklemesi küsmesi trip atması kabuğuna çekilmesi birer Eril enerji tutumu değildir, tamamen dişil enerji tutumudur Eril enerji fethedendir koruyan güven veren enerjidir. İçe kapanma trip yapma küsme ve ikna edilmeyi bekleme erkeğin dişil enerjisinin yükselmesi ile ilgilidir ki bu noktada erkeğin yaşadığı ilişkilerde sayısız hezeyanlara maruz kalması kaçınılmazdır.
Erkek sorumluluk aldığı kadınla ilgili doğru bir alma verme ilişkisi kuramazsa hayatı boyunca ekonomik sıkıntı yaşamaya devam eder. Bu yüzden eril tarafın hayatında ekonomik refahı yakalaması için dişil enerji ile dengelemesi gerekir

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Eril ve dişil enerji şu anda hayatında olan ve olmayan her şeyin sebebidir. Eril ve dişil dengesi bozulmuş bir bedende sağlık bulamazsın. Unutma ki vazgeçilmez olanlar çok güzel çok yakışıklı çok zengin ve kusursuz olanlar değildir, ateşle suyun dansına iştirak edebilenlerdir.
Korkularından daha güçlü olduğunu anlayana kadar, korkuların efendi olurlar.
Reklam
Ne biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmadığını...          Şems Kendi mucizelerini yaratmak için ilahi düzenin aklıyla diliyle ve hisleriyle konuşmalısın dikkatini verdiğin yere enerji akar odağın olur ve hayatında yer almaya başlar odağın hep dualarında ve niyetlerinde olsun Çoğu insan hep para ister ama dikkatini kıtlığa yokluğa ya da fakirliğe vererek bu alanı büyütür odağın her zaman parada zenginlikte ve bollukta olsun. Allah'ın bize en büyük nimetlerinden birisi dikkatimizdir dikkatimizi neye verirsek onu büyütürüz ve o artık bizim gerçekliğimiz olur. Dikkatimiz aynı zamanda enerjimiz ve odağımız olur. Zihnin, en verimli toprağındır. Sevgi huzur sevinç uyum ve akış içinde olduğunda aşkı sonsuz ölçülerde varlığına çekersin buna aşk bilinci denir. Bütünden ayrı ve eksik olma duygusunun adı korkudur Korkuyorsan sebebi kaybetme endişesidir. Sahip olma içgüdüsüyle davranmaktan vazgeçtiğinde hiçbir şeyi kaybetmezsin. Rahat ol sen ne kadar rahat olursan hayat sana aradığını o kadar kolay verir. Allah vermeyeceği hiçbir şeyi istetmez kuluna istiyorsan senindir. Hiçbir zaman dualarının nasıl gerçekleşeceğini ya da gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini sorgulama elinden geleni yap ana süreci ilahi düzene teslim et neyin nasıl olacağını düşünüp Endişelenme Strese girme aklı seninkinden üstün bir sistem var kainatta ona inan. Her şey sadece bir hisle inşa olmaya başlar. Hayalin görünür olana kadar buna inan, ne kadar inanırsan o kadar hissedersin ne kadar hissedersen o kadar gerçek kılarsın. İlahi düzen iki arada bir derede kalanları desteklemez. İlahi düzen seçim yapmayanların ve kararsız kalanların yolunu açmaz
-Ne elinizden gidene ne de başınıza gelene üzülün.                   Ali İmran suresi 153. Ayet - Birçok insanın dilekleri gerçekleşmiyor çünkü arzu ettikleri duygularını ilahi düzenle titreşim haline gelip göndermiyorlar. O duyguları bedenlerinde kilitli kalıyor. Oysa ki dileklerinin gerçekleşmesi için onu ilahi düzene teslim etmek gerekir. -
- Yaşam ondan ne beklediğini tam olarak bilmek ister hiçbir şey istemezsen hiçbir şey alamazsın. - Yapacağın herhangi bir istek net olmalı maddi refah söz konusu olduğunda kazanmak istediğin miktarı ve hedef koyduğun günü belirlemelisin insanlar aynı hatayı yapıyor para isteyenler hatta çok para isteyenler Onu kazanmayı hedefledikleri günü belirlemiyorlar. - Hayatını değiştirmek istiyorsan düşüncelerini değiştirmekle başlamalısın. - "Karakter kader demektir" Heraklitos - İnancın yolu kelimelerin tekrarından geçer. - Kelimelerin iç ve dış dünyamıza sıra dışı bir etkisi vardır kelimeler her şeye kadirdir. İnsanlar genellikle bu prensipten habersizdir ve kullanmayı bilmezler genellikle kelimeleri kendi aleyhlerine kullanırlar yanlış bile olsa bir düşünce gerçek olduğuna inanırsak bizi etkileyebilir kelimelerin korkunç bir gücü vardır. Her şey tekrar etmeye bağlıdır kendi kendini telkin yaşamlarımızda azami rol oynar..
- Kurgu kötü değil, hayati bir olgudur. Para, devlet ya da şirket gibi ortaklaşa kabul ettiğimiz hikayeler olmadan hiçbir karmaşık insan toplumu işleyemez. Uydurduğumuz kurallara inanmadan futbol oynayamayız. Piyasalardan ya da mahkemelerden, benzer uy- durma hikayelere inanmadan yararlanamayız. Ancak bu hikayeler sadece araçlardır. Hedeflerimiz ya da değerlerimiz haline gelmeme- lidir. Sadece kurgu olduklarını unuttuğumuz anda gerçeklikle ba- ğımızı kaybederiz. "Şirket için çok para kazanmak" ya da "ulusal değerlerimizi korumak" gibi çatışmaların içine düşeriz. Şirket, para ve ulus sadece hayalimizde var olabilir. Hepsini kendimize hizmet etmek için yaratmışken, neden onlar uğruna kendi hayatlarımızı feda edelim?
Parayı öznelerarası bir gerçeklik olarak kabul etmek görece daha kolaydır. Çoğu insan antik Yunan tanrılarının, kötü imparatorlukla- rın ya da yabancı kültürlerin de sadece hayal gücümüzde var oldu- ğunu benimsemeye açıktır. Ne var ki hayatımıza anlam veren kendi tanrımızın, kendi ulusumuzun ya da kendi değerlerimizin kurgudan ibaret olduğunu kabullenmek istemeyiz. Hayatlarımızın nesnel bir anlam taşıdığına, fedakarlıklarımızın zihnimizdeki hikayelerin öte- sinde bir değeri olduğuna inanmak isteriz. Gelgelelim birçok insa- nın yaşamı sadece anlatılan hikayelerle var olur. Anlam insanların birlikte ördüğü ortak hikayeler ağıdır. Kilisede evlenmek, Ramazan'da oruç tutmak ya da seçimlerde oy kullanmak gibi belirli davranışlar neden bizim için anlamlıdır? Çünkü ebevey- nlerimiz de böyle düşünür, kardeşim de oruç tutar ve tüm kom- şularımız, diğer şehirlerdeki hatta uzak diyarlardaki insanlar bile oy kullanır. Peki tüm bu insanlar neden anlatıları anlamlı bulur? Çünkü arkadaşları ve komşuları da aynı görüşleri paylaşır. İnsanlar kendi kendini çeviren bu döngüde devamlı birbirlerinin görüşlerini destekler. Karşılıklı her kabul, anlam örgüsünü herkesin düşüncesi- ne inanmaktan başka bir çareniz kalmayıncaya kadar güçlendirip sıkılaştırır.
Reklam
Modern bilimin ve sanayinin gelişmesi, insan-hayvan ilişkisindeki yeni dönüm noktalarını da şekillendirdi. Tarım Devrimi boyunca insan türü hayvanları ve bitkileri susturarak animist senfoniyi in- san ve tanrı arasındaki bir diyaloğa dönüştürdü. Bilimsel Devrim sırasındaysa insan türü tanrıları da susturdu. Dünya artık insanın yönettiği tek kişilik bir gösteri. İnsan türü boş sahnede, kendi ken- dine konuşarak, kimseyle müzakere etmeden, hiçbir yaptırımla kar- şılaşmaksızın gücüne güç katıyor. Fizik, kimya ve biyolojinin temel kanunlarını deşifre eden insan türü, şimdi de bunları canı istediği gibi kullanıyor.
Evrimin geçer akçesi sadece DNA sar mallarının kopyalanması dır Eğer bir tür çok sayıda DNA kopyasına sahipse bu bir başarıdır ve o tür gelişir.
--- Efsaneler, mitler tanrılar ve dinler ilk kez bilişsel Devrim sayesinde ortaya çıktı. --- Dünyada neyi biyolojinin belirlediğini, neyin insanlar tarafından biyolojik mitler kullanılarak haklı çıkarılmaya çalışıldığını nasıl bilebiliriz. Cevap: -Biyoloji izin verir kültür engeller kuralıdır. -Biyoloji çok geniş bir yelpazedeki olasılıklara hoşgörü ile yaklaşır insanları bazı olasılıkları fark etmeye zorlayıp diğerlerini yasaklayan kültürdür. -Biyoloji insanların birbirleriyle cinsel ilişkiye girmekten zevk almasını sağlarken, bazı kültürlerse onların bu fırsatı fark etmesini yasaklarlar.
İlk evrensel düzen ekonomi üzerinden yükseldi: parasal düzen. İkinci evrensel düzen siyasiydi: imparatorluklar düzeni. Üçüncü evrensel düzense diniydi: Budizm, Hıristiyanlık ve İslam gibi dinlerin evrensel düzeni. Tüccarlar, fatihler ve peygamberler “biz ve onlar” ikiliğinin ötesine geçebilen ve insanlığın potansiyel olarak birleşebileceğini
Giderek daha fazla sayıda akademisyen, kültürü bir zihinsel enfeksiyon veya parazit gibi değerlendirerek, insanları da bu parazitlerin yaşadığı konaklar olarak tanımlıyorlar. Virüs gibi organik parazitler, kendilerini ağırlayan bedende yaşar ve çoğalarak bir bedenden öbürüne yayılır, zayıf düşürür hatta bazen ölümüne sebep olurlar. Parazitin başka bir bedene geçişine izin verecek kadar yaşadığı müddetçe ağırlayanın sağlık durumu paraziti ilgilendirmez. Kültürel fikirler de insanların zihninde bu şekilde yer alır, birinden öbürüne yayılır ve zamanla ağırlayanı zayıf düşürür, hatta bazen ölümüne sebep olur. Kültürel bir öğe (örneğin Müslümanların bulutların üstündeki cennete veya Komünistlerin burada yeryüzündeki cennete inançları) bazen ölüm pahasına dahi olsa insanları belli bir fikri yaymaya ikna eder. Böylece insan ölür, fakat fikirler yaşamış olur. Bu yaklaşıma göre kültürler (Marksistlerin genellikle düşündüğünün aksine) birtakım kötü niyetliler tarafından insanları istismar etmek için üretilmiş komplolar değildir; daha ziyade, kültürler tesadüfen ortaya çıkan ve ortaya çıktıktan sonra etkilenen herkesten faydalanan zihinsel parazitlerdir.
Mitler ve kurgular, insanları doğumlarından itibaren belirli bir biçimde düşünmeye, bazı standartlara ve kurallara uygun olarak davranmaya ve belli şeyleri istemeye alıştırırlar. Böylelikle, milyonlarca yabancının etkili biçimde işbirliği yapmasını sağlayan yapay içgüdüler yaratmış olurlar. Bu yapay içgüdüler ağına “kültür” denir.