Roland'ın şarkısı
Kitapların arasında Roland'ın Şarkısı da vardı. Güçlükle okuyabiliyordum. Yine de her sözcüğü anlamaya çalışarak kitabı âdeta yuttum. Yani ilk okuduğum kitap, onikinci yüzyıla ait bir Fransız epik şiirdi ve anlaşılması güç, artık kullanılmayan bir dille çevrilmişti.
Sayfa 37 - 1. baskı - Şubat 1986
(aptalca bir şey) : souzay'in şarkısı "yüreğimde korkunç bir acı"yı dinlerken hıçkıra hıçkıra ağlıyorum. oysa eskiden alay ederdim bu şarkıyla.
Reklam
Roland'ın Şarkısı(La Chanson de Roland)
778'de Charles ordusuyla Pireneleri aşarak İspanya'ya girdi. Charles'ın kariyerinde ilk defa bir sefer iyi gitmedi. Charles'ın ordusu sonradan çekilmeye zorlanacağı Zaragoza'ya kadar ilerledi. Dönüş yolunda Pirenelerde Roncevaux Geçidi'nden geçerken bir Bask ordusu ordusunun artçı kuvvetlerine saldırdı ve ordunun yüklerini çaldı. Bu yenilgi Chales'in bütün hükümdarlığı boyunca yaşadığı tek gerçek başarısızlıktı.İlginç bir biçimde, bu nispeten ders veren yenilgi Fransız edebiyatının bilinen en eski eserine ilham kaynağı oldu.
Sayfa 59
souzay'in şarkısı "yüreğimde korkunç bir acı" yı dinlerken hıçkıra hıçkıra ağlıyorum. oysa eskiden alay ederdim bu şarkıyla.
Roland'ın şarkısı
Çam ağacının altında, altın tahtta oturmuş, En cesur şövalyelerini yanına çağırmıştı. İlkin Başpiskopos Turpin geldi ve sonra  Gerin ile Gerier ve Rheimslı Tybalt.   Sonra da Onlar kadar akıllı ve cesur diğerleri; ve tabii  Roland, yanında can dostu Oliver. Hey  Diğerleriyle birlikte Ganelon da geldi, o hain! Ve böylece başladı Fransa için   Endişe yüklü o meşum şura. Ve Kral konuştu. Dedi ki: “Adil beyler, Bize Arabistan’dan elli yük arabasıyla Bile taşıyamayacağımız kadar çok tüylü ayılar, Develer ve şahinler, altın yüklü katırlarla  Haberciler gönderiyor. Ama bizim tekrar  Kendi ülkemize dönmemizi talep ediyor. Dönersek bizi hemen takip edeceğini ve   Orada yasalarımıza ve muhteşem dinimize  Hıristiyanlığa döneceğini, benim kölem  Olacağını söylüyor. Gelin görün ki, Niyetinden kuşkum var.” Franklar hep bir  ağızdan bağırdı: “Dikkat! Bu bir tuzak.”
Haçlı seferleri 11. yüzyıldaki dini canlanmanın bir cephesini oluşturmuş ve Doğu ile Batı Hristiyanlığı arasındaki farklılığı da aydınlatmıştır. Doğu için İslama karşı mücadele sadece dinle alakalı değildi, aynı zamanda güç, politika ve daha önceleri Bizans'a ait olan topraklarla ilgiliydi. İmparatorluk ve halifelik, tıpkı Roma ile İran'ın yaptığı gibi, birbirlerini büyük birer güç olarak kabul ederek öyle davranıyorlardı. Aralarındaki dini farklılıklar çoğu zaman diğer konuların gerisinde kalıyordu. Haçlılara katılanlar sadece dini amaçlar taşımıyordu. Birçoğunun hiç de saygıdeğer sebepleri yoktu ve seferlere yağma veya tercihen toprak elde etmek için katılıyorlardı. Norman şövalyelerinin Anglo-Sakson İngilteresi'ne ve Arapların elindeki Sicilya'ya kendilerine malikâne bulmak için gitmişlerdi, birçok Haçlı askeri de ilk seferin sonrasında kurulan dört "Latin Krallığı" veya 1204 yılında ortaya çıkan "Latin İmparatorluğu"nun kendilerine bir gelecek temin edeceğini düşünüyordu. Bu açıdan bakıldığı zaman Haçlılar Avrupa'nın doymak bilmez denizaşırı emperyalizminin ilk örneğiydi. Daha sonraki zamanlarda sık sık olduğu gibi, burada da asil ve aşağılık hedefler, uzak ve egzotik çevrelerde Batı kurumlarını yerleştirmek isteyen adamların zihinlerinde karmakarışıktı. Bunu vicdanları rahat bir şekilde yaptılar çünkü hasımları Hristiyanlığın en kutsal kabirlerini ele geçirmiş dinsizlerdi. Ortaçağın çok meşhur bir şiiri olan Roland'ın Şarkısı, "Hristiyanlar haklıdır, kâfirler haksız," derken bu tür bir düşünceyi özetlemekteydi.
Sayfa 251 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
Reklam
17 öğeden 11 ile 17 arasındakiler gösteriliyor.