Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bugünden sonra her gün bir paket sigara parasıyla yerine kitap alıyorum. 675/3000
Yayımlatmak
Yazarlık Yolunda 1. Eğer kitabınızı yayımlatmak konusunda kendinizi dizginleyemiyorsanız, yazıcınızla ya da yakınınızda- ki bir baskı merkezine giderek yazdıklarınızı kitap- laştırabilirsiniz. Bu yöntem Rönesans döneminde çok yaygındı. Chapmen denen adamlar, chapbook denen bu amatör baskı kitapları satarlardı. Siz de bu tarz bir şekilde
Reklam
PEGASUS’UN HİKAYESİ
Yunan mitolojisinde kanatlı at olarak bilinen Pegasus’un hikayesi de en az görüntüsü kadar ilginç. Mitolojinin karışık ve masalsı dünyasında kendine has özel bir yeri olan Pegasus, Yunan mitolojisindeki deniz tanrısı Poseidon ile yılan saçlı Gorgon Medusa’nın oğludur. Perseus tarafından başı kesilerek öldürülen Medusa’nın gövdesinden doğduğu
İÇ BAKIŞ SÜRECİ
Kadim Yogiler, insan vücudu hakkındaki dikkate değer bilgilerini büyük ölçüde bir iç gözlem süreci yoluyla elde ettiler. Raja Yoga sayesinde kendilerinin o kadar yoğun bir şekilde farkına vardılar ki, büyük kan damarlarını, sinirleri ve organları görmek yerine içsel olarak hissettiler. Bu tür iç gözlemlerden, kundalini'nin tezahür edebileceği
American Gothic 1930
Hayatının ilk yıllarını küçük bir kasabada geçiren Grant Wood, ilk resimlerini de burada yaptı. Chicago Güzel Sanatlar Enstitüsü'nde eğitim gördü ve ardından Avrupa'yı gezdi. Fransa ve Hollanda'ya gittiğinde, resimlerini sonradan çok etkileyecek Rönesans ve Gotik Flaman Okulu üzerine çalışmalar yaptı. Litografi, seramik, ahşap ve metal üzerinde çalışmalarda bulundu. Ressamın en ünlü yapıtı olarak bilinen ‘American Gothic', günlük kıyafetleri içinde, gotik bir pencerenin önünde duran iki insanın resmidir. Mistik bir atmosferde, Rönesans etkilerinin hissedildiği tablodaki kadın Wood'un kız kardeşini, erkek ise diş doktorunu temsil ediyor. Ressam, ABD'nin kırsal kesimindeki geleneksel ve bölgeci anlayışa vurgu yapıyor. Eserdeki kadın, koloniyel tarzda bir kıyafet ve yüzündeki mimikle dikkat çekerken, erkeğin elindeki saman tırmığı, zor koşullar altında çalışan işçi sınıfını simgeler. Çiçekler ve evin genel görünümü, tipik bir Amerikan ailesini yansıtır.
Batı estetik düşüncesinde, Platon'dan geç antik çağa kadar olduğu gibi, iyi ve güzel ilk başta birbirinden ayrılmamış ve güzellik erdemin güzelliğini de içermiştir. Ancak Aristoteles'in öğrencileri ve Stoacıların zamanından itibaren güzellik ve iyilik ayrı yollara gitmiştir. Güzellik, iyilik olmadan güzelliktir ve Rönesans yazarı Agostino Niver, ruhun güzelliğinin bir metafor olduğunu savunur. Ayrıca güzelliğin güzellik olduğuna dair dar tutum nedeniyle, Yunanlılarla birlikte hala geniş ve zengin olan Batı güzellik tanımı giderek boş ve fakirleşmiştir. Genel olarak, Batı'da güzelliğin birkaç tanımı vardır: 1. Güzellik zevk verendir; 2. Güzellik uyum ve iyi oranlardır; 3. Güzellik şeylerin amaçlılığıdır; 4. Güzellik öznel bir izlenimdir. Bu dört tanım genel ve muğlaktır ve önemli bir şey söylemez. 复旦学报(社会科学版) FUDAN JOURNAL( Social Sciences)
Reklam
Creation of Adam 1511
Rönesansın ve maniyerizmin (özenticilik) büyük sanatçısı, ressam, mimar ve heykeltıraş Michelangelo, Ghirlandaio Kardeşler'den dersler aldı. Çok geçmeden önemli bir yetenek olduğu fark edilen sanatçı, 1490'da Floransa'nın hükümdarı Lorenzo De Medici için heykeller yapmaya başladı. Rüştünü kanıtladığı ünlü eseri 'Davut' heykelini yaptığında 26 yaşındaydı. İnsan formunu her açıdan yeniden yaratmak için, kadavralar üzerinde çalıştığı bilinir. İdealleşmiş insan boyutuna ulaşma arzusu, onu insan tasvir ettiği resimlerde benzersiz kıldı. Klasik dönemden izler taşımasına rağmen, Rönesans'a büyük bir katkı sağlayan ressam, derinlikte perspektif olgusunu, kendi tarzını katarak özel bir yere oturtmuştur. Kendini heykeltıraş olarak tanımlayan Michelangelo'nun en önemli eserlerinden 'Adem'in Yaratılışı', yaratılış efsanesindeki büyük ayrılmayı ve birbirine ancak parmak ucu kadar yakın ama bir o kadar ayrı düşmüş Tanrı ve Adem'in hikâyesini konu alır. Hıristiyanlıkta Tanrı'nın Adem'e hayat üflemesinin betimlendiği sahnede, bir birine değen işaret parmakları, Tanrı'nın Adem'i kendi suretinden yarattığına gönderme yapar.
Mona Lisa 1503-1506
Floransalı dâhi Leonardo da Vinci, Rönesans'ın en iyi ressamlarından biri olarak kabul görür. Kesin olmamakla beraber Verrocchio'dan eğitim aldığı söylenir. 1482'de Milano'ya taşındığında Dük Sforza için çalışmaya başladı. Sanatçı, fresk teknikleri ve kompozisyonu işleme biçimiyle diğer sanatçılardan sıyrılmayı başardı. Biraz dağınık bir karaktere sahip olması, birçok eserini yarıda bırakmasına neden oldu. Yalnızca resimle yetinmeyip heykel, matematik ve anatomi gibi birçok farklı alanda da ivme kaydetti. Uzun yıllar İtalya'da bir seyyah gibi dolaşan da Vinci, birçok kral ve asil için resimler yaptı. Üstün zekâsı ve hemen her şeye merak salması, sanatının çeşitliliğine ilham verdi. Resim konusunda o kadar ustalaştı ki, 1503-1506 yılları arasında yaptığı 'Mona Lisa' tablosu hemen herkesten tam not aldı. Mona Lisa'nın yüzündeki hem mutlu hem de hüzünlü ifadenin sırrı, bugün bile tam anlamıyla çözülebilmiş değil. Portrede oturur halde görünen Lisa Gherardini sfumoto tekniğiyle (renk ve tonlar arasında yumuşak geçişleri sağlayan gölgeleme yöntemi) resmedilmiştir. Bu tekniği ilk kez da Vinci kullanmıştır.
Tuin Der Lusten 1480-1490
Hieronymus Bosch, Rönesans'in Kuzey'deki temsilcilerinden biri olarak tarihe geçti. Tüm yapıtlarını, dönemin kralları ve asilleri satın aldı. Muhteşem alegorik, mistik ve fantastik işlere imza attı. Tablolarında melekler ve şeytanlar, canavarlar ya da gerçeküstü, hiç görülmemiş, resmedilmemiş yaratıklar çizdi. Yaşadığı döneme göre farklı tarzı olmasına rağmen, sonraki kuşaklarda anlaşılacak sürrealizm akımının öncüsü oldu. Sigmund Freud eserlerini incelediğinde, Bosch'un gece kâbuslarını ahşap üzerine resmettiğini savundu. Kendi hayatında karamsar olmasına ve acı dolu bir dünyada yaşadığına inanmasına karşın, resimlerinde müthiş bir renklilik ve mutlu ifadeli insanlar yansıttı. Sanat tarihine eşsizliğiyle geçen 'Zevkler Bahçesi' adlı eserinde, bütün kuralları yıkarcasına resmettiği çıplak insanların keyifli anlarını, fantastik bir öykü içinde verdi. Tabloda, bir yanda dünya nimetlerinden zevk alan insanlar, diğer yanda günahları yüzünden cezalandırılanlar dikkat çekiyor. Tablo aynı zamanda Orta Çağ insanında hakim olan karabasan ve ölüm düşüncesine de vurgu yapıyor.
Arnolfini'nin Evlenmesi 1434
Jan Van Eyck, Dönemin en ünlü sanat okulu olarak bilinen Brugge'de eğitim aldı. Yağlı boya resimleriyle ünlenen Flaman ressam, kısa sürede Rönesans döneminin önemli sanatçılarından oldu. Renkleri kullanma biçimiyle adından söz ettiren sanatçı, portre ve dinsel konulu resimlerde ön plana çıktı. Orta Çağ sanatçılarından sıyrılarak, yağlı boya tekniğini geliştirdiği ve bu teknikte çığır açtığı bilinir. Portredeki başarısı ve reçine üzerine boya dökerek elde ettiği renkler sayesinde kısa sürede üne kavuştu. Eserleri ekspresyonizmin etkisinde kaldı. Özellikle portrelerindeki detaycı yanı, ressamı ustalar arasına taşıdı. En ünlü tablosu 'Arnolfini'nin Evlenmesi', resim tarihi açısından da bir ilk olma özelliğine sahiptir. Arnolfini çiftini resimlediği tablo, evlenme anının resmedilmesi nedeniyle, bir nevi ‘evlilik cüzdanı' niteliğindedir. Eseri bu kadar önemli kılan detay ise ayna. Duvardaki ayna, müthiş bir akis tekniğiyle anı derinleştirmek için kullanılmış. Aynaya dikkatlice bakıldığında, Van Eyck'ın da resmin içinde olduğu görülür. Ressam, kendini ‘an’a dâhil ederek, resim sanatına farklı bir boyut kazandırdı.
Reklam
The Wedding At Cana 1303-1306
Rönesans'in yaratıcılarından Giotto di Bondone, ölümünden sonra yıllarca tarih sayfalarında kalacak kadar yetenekli bir ressam olarak anıldı. İtalyan tarzını stilize etmesi ve Bizans sanatını resimlerinde harmanlaması, başarısının asıl sebebi oldu. Kendi kişiliğini sanatına yansıtan ilk sanatçılardan biri. Sanatçı, İncil'den aldığı sahneleri, insan psikolojisini ve duygularını, doğallıkla buluşturarak resimlerine hayat verdi. En büyük eseri kabul edilen 'The Arena Chapel-The Wedding at Cana'da bir mucize yaratan Giotto, İsa ve Meryem'in hayatlarını konu alan fresklerini bölümler halinde duvara çizdi. Resimleri izleyenlerin, gerçek bir olayın içindeymiş gibi hissetmelerini sağladı. 'The Wedding at Cana', insan yüzlerine ifade katılan ilk eserdir.
24 Mart 1923: Time Dergisi ve Atatürk
Atatürk’ün Time dergisine iki defa kapak olması, Kurtuluş Savaşı boyunca Türklerin mezalim yaptığını yayınlayan Amerikan basınında değişikliğe yol açmış, Mustafa Kemal 21 Şubat 1927 tarihinde de derginin kapağında yer almıştır. Time, Atatürk’ü şu sözlerle okuyucularına tanıtmıştır: “Mustafa Kemal Paşa; ‘Türk nerede kendisinin efendisidir?’ deyimine, her zamanki ‘cehennemde’ cevabının yerine, ‘Türkiye’de cevabını vererek bu sözün aksini ispat etti. O hiç şüphesiz modern tarihin en büyük isimlerinden biridir. Ve şimdi Türkiye’nin kazandıklarına sahip çıkmaya azimli olarak Batı’nın gizli güçlerine karşı duruyor.” (...) “Öyle bir an düşünün ki, Batı Dünyamızda Reform, Rönesans, onikinci yüzyıl sonunun bilimsel ve kültürel devrimi ve endüstri devrimlerinin hepsi bir insan hayatının içine yığılmış olsun; ve bunlar kanunla mecburî kılınsın. İşte Atatürk, 1920 ile 1930 arasında, bu kadar kısa bir süre içinde ve hiçbir ülkede uygulanmamış en devrimci bir programı gerçekleştirdi.” 📝:millidusunce.com/misak/24-mart-1...
Rönesans halka arz oluyormuş vay be
1.204 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.