Yaşamımın yıllarını bir yol boyunca sıralanmış,birbirine tellerle bağlı,telefon direkleri gibi hayal ediyordum.
Bir,iki,üç...on dokuz telefon direği sayabiliyordum ama sonra teller boşlukta sallanıyor ve ne kadar çabalarsam çabalayayım,on dokuzuncudan sonra bir tek direk bile göremiyordum.
“Yarını düşlüyüyoruz ama yarın gelmek bilmiyor;
Bir zafer düşlüyoruz
Aslında hiç istemediğimiz.
Yeni bir gün düşlüyoruz
O yeni gün zaten gelmişken
Kavgadan kaçıyoruz
Durup dövüşmemiz gerekirken
Ve hâlâ uyuyoruz.
Çağrıyı dinliyor ama kulak asmıyoruz,
Gelecek için umutlanıyoruz,gelecek yalnızca planlardan ibaretken
Bilgeliği düşlüyoruz,her gün köşe bucak kaçtığımız,
Bir kurtarıcı diliyoruz,kurtuluş elleremizdeyken.
Ve hâlâ uyuyoruz.
Ve hâlâ uyuyoruz.
Ve hâlâ diliyoruz.
Ve hâlâ korkuyoruz...
Ve hâlâ uyuyoruz.”
Tıp, hukuk, bankacılık -bunlar hayatı sürdürmek için gereklidir. Peki ya şiir, romantizm, aşk, güzellik? Bunlar ise uğruna hayatta kaldığımız şeylerdir!