Öyleyse insan,kendi yazgısının tartışmasız efendisi ve kendi ruhunun kaptanıdır.Ama daha güzelini söylersek,sürücüsüdür,çünkü bu yazgı efendisi,makinedeki küçük tanrıdan öte bir şey değildir aslına bakarsak.
İrvin David Yalom'un orjinal ismi “Lying on the couch” ve bizdeki ismi “ise psikologların hastaları için kullandıkları uzun koltuktan aldığı ismi “DİVAN” ile karşımıza çıkıyor. Aslında bu roman bana daha çok istatistik raporu veya dökümantasyon tadında gerçek yaşamdan kesitlere yer veriyor.
"Ama insanın en iyi durumunda ele alırsak, daha baştan büyük sorunla karşı karşıya gelir. Daha baştan üç yanlı varlığını, içindeki annesini, içindeki babasını ve toparlanması beklenen ve çoğu zaman başaramayan özünü üstlenmek zorundadır."
Stefan ZWEIG'ten yine şaşırtıcı bir öykü. Bir doktorun içinden çıkılamaz bir duruma düşmesi. Ruhsal bir çözümleme ki yazarın en iyi yaptığı şey zaten. Bir saatte okuyup belki yıllarca unutulmayacak bir öykü. Tavsiye edilir.
AmokStefan Zweig · Qanun Neşriyat · 2018112,2bin okunma
D. H. Lawrence RUSSEU + EMİL + LAWRANCE + FREUD = Bu kitap. Biraz fazla tekrara düşmüş bence. İlk psikoloji kitabı olmasına bağlıyorum. Ama çok lezzetli bir kitap. Özellikle anne ve çocuk bağını anlattığı "Seven ve Sevilen" bölümünü tekrar tekrar okudum. Aydınlanıyorsunuz
Diğer sevdiğim bölümler
-Kardaşcinsellik ve ülkücülük
-Sinir Ağları, Düzeyler ve Gerisi
-Ağaçlar bebekler anneler ve babalar
_Nevroz, farklı nevrotik eğilimlerin catışması sonucunda ortaya cıkar. Nevrotik eğilimler birbirlerini pekiştirip guclendirmekle kalmayıp, yeni catışmalar da yaratırlar. Nevroz, küçük evrenlerden oluşan bir büyük evren’dir.
_Her nevrotik belirti, altta yatan bir catışmayı gösterir. Çatışma belirtileri: Tutarsızlık, yorgunluk ve hırsızlıktır.
_Şeytanla anlaşmak, yani Nevrotik kişinin kendi benliğinden vazgeçmesi, ruhunu satmasına karşılık gelmektedir. Psikiyatride bunu "kişinin kendine yabancılaşması" olarak adlandırıyoruz. Tıpkı bellek kaybı ve kişiliksizleşmede olduğu gibi kişi, kimlik duygusunu yitirmiş, kendine aidiyeti kalmamıştır. Sanki bir sis bulutu icindeymiş gibi
Aslında yorumlanması, bilinmesi zor bir varlık olan, sadece bir disiplinin değil bilimsel disiplinlerin bir çoğunun ele almaya çalıştığı "insan" için, kolaylıkla çözümleme yapan, nesneleştiren, masaya yatıran, deney konusu yapan çalışma ve yorumlardan nedense uzak duruyorum ve üstelik insanı "etiketleyen", "keskin