Ben sessizliğinle konuşurdum!
Sessizliğin ise sensizliğimle konuşur!
Ben’sizliğin girdabında dolaştın mı hiç?
Bölündü mü rüyaların, sesine intikal eden ahların oldu mu hiç?
Ruhunu yolladın mı hiç yanıbaşıma?
Merhaba diyebildin mi yanıbaşına ziyaretime, biricik ruhuma?
Her yerdeydim ve hiçbir yerdeydim!
Kim engelleyebilirdi ki coşkun ruhumun taşkınlıklarını!
Kime hesap verecekti ki, cisimsiz ziyaret edişleri benliğimin...
Ne ben mekandaydım ne de sen mekansızlıktan azadeydin.
Seni orada bulurdum işte.
Ve zamana tabi değildik ikimiz!
Kuşatamıyordı fizik varlığımızı ve biraradalığımızı.
Özgürdüm ve seni de o özgürlükte yakalıyordum.
Senin haberin olmadan...
Sensiz fakat seninle...
...
Ruhumu o tutsak kılıyordu fizikten azade aleme.
Ben seninle, sensiz, ruhunla...
Ruhum ruhunun yanındaydı daima,
Tıpkı bir mıknatıs gibi çekiliyordum.
Ne yapabilirdim ki, özlemin infialiydim...