Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Terapistlik eğitimi aldığınız zaman sadece aklınızın değil, muhakeme yeteneğinizin, empati gücünüzün ve olgunluğunuzun da sınavdan geçtiğini keşfedersiniz. Psikoterapist olmak hem kalbin hem de ruhun üstesinden gelmesi gereken bir zorluktur.
Psikoterapi Enstitüsü Eğitim YayınlarıKitabı okuyor
Dünyanın ilerlemesine sevinmeyi öğrenmeliler, her ne kadar bu kendilerinin yahut memleketlerinin faydalarına olmasa da. Ve hayatın iyi şeylerinin hazzına-coşkusuna çok fazla kıymet-önem vermemeye. Çocukça ölüm korkusu o zaman yakamızı bırakacaktır; gençlere zevk beklentilerinin asla tam olarak gerçekleşmeyeceği gösterilmelidir. Ve son olarak insanın kendisini her gün hesaba çekmesinin lüzumu gösterilerek hayatın sonuna vardığında onun edeceği değer konusunda bir kestirmede bulunmaya [teşvik etmeliyiz].
Sayfa 135Kitabı okudu
Reklam
Kararlarını-taahhütlerini gerçekleştirmeyi erteleyenler hayatta çok az şey bırakırlar arkalarında. Dönüşümün bu sözüm ona geleceğe ertelenmesinden iyi bir şey hasıl olacağını bekleyemeyiz. Sefih ve berbat bir hayat sürmüş olan bir insanın birdenbire dönüşüm geçirmesi kuvvetle muhtemeldir ki kalıcı olmayacaktır," çünkü bu şekilde yaşamış olan bir insanın birdenbire her zaman iyi ve doğru düşüncelere sahip olmuş olan bir insanın dosdoğru hayatına bürünmesini beklemenin bir mucize beklemekten pek de aşağı kalır yanı yoktur.
Sayfa 116Kitabı okudu
Festina lente deyişi sürekli etkinlik ifade eder, ki biz böylelikle birçok şey öğrenmek için acele etmeliyiz - yani Festina. Fakat aynı zamanda şümullü olarak öğrenmeliyiz ve bunun için zamana ihtiyaç duyarız - yani lente [yavaş yavaş]. Burada şu soru ile karşılaşırız: Birçok şeyi yüzeysel şekilde bilmek mi, yoksa az şeyi derinlemesine ve şümullü olarak bilmek mi daha iyidir? Az şey bilmek ve fakat onu derinlemesine ve şümullü olarak bilmek, çok şey bilmek, ama onları yüzeysel olarak bilmekten daha iyidir; çünkü yüzeysel bilginin sathiliği eninde sonunda fark edilecektir. Fakat çocuk şu ya da bu bilgi dalına ihtiyaç duymak bakımından henüz hangi durumda olduğunu bilmez; dolayısıyla en iyisi bir şeyi derinlemesine ve bütün şümulüyle bilmesidir, aksi halde yüzeysel olarak elde edilmiş bilgisiyle başkalarını kandırıp şaşırtmaktan başka bir şey yapmayacaktır.
Sayfa 115Kitabı okudu
Çocuklara sadece yaşlarına uygun olan şeyler öğretilmelidir. Çoğu anne baba çocuklarının çok bilmişliklerinden hoşnutluk duyar; fakat genellikle böyle çocuklardan hiçbir şey olmaz. Bir çocuk zeki ve kurnaz olmalıdır, ama sadece bir çocuk olarak. Bir maymun gibi büyüklerinin tavırlarını taklit etmemelidir. Çünkü bir çocuğun kendisini yetişkinlere uygun ahlaki düsturlarla donatması kendi bölgesinin [hududunun] dışına çıkması ve sadece bir taklitçi olması demektir. O sadece bir çocuğun anlayışına sahip olmalıdır ve onu çok erken teşhir etmeye çalışmamalıdır. Çokbilmiş [büyümüş de küçülmüş] bir çocuk hiçbir zaman açık anlayış ve seziş gücüne sahip bir insan olmaz. Zamanın revaç bulmuş itiyatlarını takip etmesi, saçlarını taraması, sivri yakalıklar takması, hatta bir enfiye kutusu taşıması da bir çocuk için o kadar yersizdir. O böylelikle bir çocuk için uygun olmayan yapmacık tavırlar kazanacaktır. Kibar muhitler ve zümreler onun için bir yüktür ve o bir insan kalbinden bütünüyle yoksundur. Bu sebepten ötürü bir çocukta her türlü kendini beğenmişlik işaretlerine karşı erkenden savaşmayı kendimiz için bir vazife addetmeliyiz ya da daha doğru bir hareket tarzıyla ona kibirlenme [boş yere kendiyle övünme] fırsatı vermemeliyiz. Bu onlara ne kadar güzel olduklarını ve şu veya bu elbisenin ne kadar yakıştığını söyleyerek ve bir ödül olarak süslü püslü bir giysi sözü vererek çocukların önünde gevezelik eden insanların sayesinde kolayca yapılır. Güzel ve gösterişli giysiler çocuklar için uygun değildir. Temiz ve basit esvapların kendileri için yeterli olduğunu kabul etmeliler.
Sayfa 108Kitabı okudu
Çocuklar açık yürekli ve bakışlarıyla güneş gibi neşeli olmalıdır. Sadece neşeli bir yürek mutluluğunu iyilikte bulabilir. İnsanları kasvetli ve meyus yapan bir din sahte bir dindir; çünkü biz Tanrıya zoraki değil, neşeli bir yürekle hizmet etmeliyiz. Çocuklar zaman zaman okulun dar sınırlarından kurtarılmalıdır, aksi halde doğal neşelilikleri çok çabuk soluverir. Çocuk serbest bırakıldığında derhal doğal esnekliğine kavuşur. Bu amaca en iyi hizmet edecek olan şey çocukların tam özgürlüğün tadını çıkararak mütemadiyen birbirlerini yenmeye çalıştıkları oyunlardır ve bu oyunlar çok çabuk onların ruhlarını tekrar pırıl pırıl ve neşeli hale getirecektir.
Sayfa 107Kitabı okudu
Reklam
Sözgelimi bir çocuğun yalan söylediğini varsayalım, çocuk bu durumda hemen cezalandırılmamalı, fakat aşağılama ve küçümsemeyle karşılanmalıdır ve eğer yalan söylerse gelecekte kimsenin kendisine inanmayacağı vs. söylenmelidir. Eğer bir çocuk kötü davranışlarından ötürü cezalandırılır, iyiliğinden ötürü ödüllendirilirse bu durumda o sadece ödül için doğru davranacaktır ve hayata atılıp da iyiliğin her zaman ödüllendirilmediğini, kötülüğün de cezalandırılmadığını gördüğünde sadece hayatta nasıl muvaffak olabileceğini düşünen ve hangisini kendi yararına görürse buna göre doğru ya da yanlış davranan bir insan olacaktır.
Sayfa 101Kitabı okudu
Fevkalade seyrek rastlanan bir durum olsa da bir çocuğun doğal olarak inatçı ve dik başlı olmaya meylettiğini düşünelim, bu durumda ona şu şekilde davranmak takip edilecek en iyi yoldur: Eğer bizi sevindiren veya hoşnut eden herhangi bir şeyi reddediyorsa, biz de onun sevdiği, onu sevindiren herhangi bir şeyi reddetmeliyiz. Bir çocuğun iradesini kırmak onu köleleştirir, ama doğal muhalefet yahut engelleme onu uysallaştırır.
İnsanlar çoğu kez yüksek zümreye mensup olanların burunlarının havada olduğundan söz ederler, fakat bu hayatları boyunca hiçbir muhalefetle engellemeyle karşılaşmamış olmanın bir sonucu olarak belli bir kendi kendine yeterlilik tavrından başka bir şey değildir.
Çocukları her şeye alıştırmak istemek çok tehlikelidir. Ruslar bu doğrultuda aşırı gitmekle hata etmişlerdir ve neticede çocuklarının önemlice bir miktarı bu aşırı dayanıklılaştırma sürecinden ötürü genç ölmektedir. Alışkanlık herhangi bir eğlence yahut eylemin tabiatımızın zorunlu bir parçası [bir gerekliliği] haline gelinceye kadar sürekli tekrarının sonucudur. Çocukların tütün, konyak ve sıcak içkiler gibi yüksek derecede güçlü uyarıcılardan daha kolay alışkanlık kesbedecekleri ve bu yüzden daha dikkatli ve titiz bir şekilde uzak tutulmaları gereken bir şey yoktur. Bir kez yakalanıldığında bu gibi şeyleri terk etmek çok zordur, çünkü herhangi bir şeyin tekrarlanan kullanımı vücudumuzun değişik uzuvlarının işlevlerinde bir değişim meydana getirir. Bir insan kendisinde ne kadar fazla alışkanlığın kökleşmesine izin verirse o denli daha az özgür ve bağımsız hale gelir; diğer bütün hayvanlarda durum bu bakımdan ne ise insanda da odur; hayatının erken dönemlerinde her neye alışkanlık kesbetmiş ise, ilerleyen yaşlarında bu her zaman onun için belli bir çekiciliği muhafaza edecektir. Bu yüzden çocuklar alışkanlık oluşturucu herhangi bir şeyden uzak tutulmalı, her ne olursa olsun üzerlerinde alışkanlıkların kökleşmesine izin verilmemelidir.
Reklam
İnsan kendini iyiye götürecek her türlü eğilimi-istidadı geliştirmelidir; Tanrısal Kayra insanın içerisine [kendiliğinden biçimlenmeye] oluşmaya hazır iyilik değil, fakat onu sadece bir eğilim, bir yatkınlık ve ahlak yasasının temyizinden mahrum olarak yerleştirmiştir. İnsanın ödevi kendisini geliştirmektir; [ruhunu-dimağını] inceltmektir ve kendisini yoldan sapmış bulduğunda [yoldan çıkanı] ahlaki yasanın boyunduruğu altına sokmaktır. Düşününce bunun çok zor ve müşkül olduğunu göreceğiz. Bu yüzden insanın bir ödev olarak üstlenebileceği ve kendisini adayabileceği en büyük ve en güç sorun eğitim meselesidir. Çünkü anlayış-kavrayış eğitime, eğitim de sırasında anlayışa-kavrayışa bağlıdır. Dolayısıyla buradan eğitimin ancak yavaş adımlarla ilerleyebileceği anlaşılmış olmalıdır ve eğitim usulüne dair doğru bir anlayış ancak bir neslin diğerine tecrübe ve bilgi birikimini aktarması ve her bir neslin birikimini kendinden sonrakine aktarmazdan evvel ona kendine ait bir şeyler ilave etmesi halinde ortaya çıkabilir. Böyle bir anlayış fevkalade geniş bir kültür ve tecrübeyi gerekli kılmaz mı? Buna ancak daha sonraki bir aşamada ulaşılabilirdi ve bu anlayışı biz kendimiz tam olarak gerçekleştirmiş değiliz. Burada şu soru ortaya çıkar: Birbirini takip eden nesiller boyunca insan soyunun eğitiminde takip edilen süreci, tek bir kişinin eğitiminde takip [taklit] etmemiz gerekmez mi? Diğer hepsinden daha güç olduğunu düşünebileceğimiz iki insan buluşu vardır - yönetim sanatı ve eğitim sanatı ve insanlar bunların anlamları hususunda hâlâ bir kesinliğe varmış değiller.
Eğitimi harika anlatmış
❝Eğitim, ruhun gücünü “iyi” den yana çevirme ve bunun için en kolay, en şaşmaz yolu bulma sanatıdır. Yoksa ruha görme gücünü vermek değil; çünkü güç, onda kendiliğinden vardır; ama kötü yöne çevriktir. Bakılmayacak yana bakmaktadır. Eğitim onu yalnız iyi yana yöneltir.❞
223 syf.
·
Puan vermedi
·
19 günde okudu
Sefaletimiz Korkunç.. Madde, kazanını patlatıp fışkıran kızgın ateşten bir mayi halinde alemde zaferini ilan etmekte; Fabrika bacasının sanki delmek ve yıkmak istediği göklerden rahmet bekleyen kalpler perişan, feryat etmekte; Hiçbir zaman doymayacak midelerden fışkıran ihtiraslar sefalete sefalet katmakta, yeni yeni
İslam ve İnsan - Mevlana ve Tasavvuf
İslam ve İnsan - Mevlana ve TasavvufNurettin Topçu · Dergah Yayınları · 2017521 okunma
Kasap ruhlu doktor, yazar ruhlu ressamlar yetiştiren sistem ne acı
Gazzâlî'nin tanımı bedenin değil, ruhun edimini, yani davranışsaldan daha çok zihinsel/bilişsel bir idraki ön plana çıkarır ve eğitimi içten dışa doğru gerçekleşen bir süreç olarak ele alır. Günümüz eğitim anlayışındaki öğretim ise dıştan içe doğru gerçekleşir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.