Canlılar dünyasıyla aramdaki bağlar koptu kopalı, önümde biriken şeyler geçmişin anıları herhalde.
Sayfa 38 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Birbirine ters düşen öyle çok şey gördüm, birbiriyle çelişen öyle çok şey duydum ki! Artık hiçbir şeye inanmıyorum.
Sayfa 38 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Ben yalnız gölgemle konuşabilirim. Beni konuşmaya o zorladı, yalnız o anlar, kavrar şüphesiz...
Sayfa 37 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Dünyada susmaktan daha iyi bir şey yoktur.
Sayfa 36 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Azap çeken bir ruh gibi bekliyor, kolluyor, arıyordum, lakin boşuna.
Sayfa 20 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Bu memleketin işi düzelmez. Helvası yenmiş bir kere! Cenazesini de başkaları kaldıracak
Burada insanlar hırsız, hamal, eli bıçaklı oldularsa, yöneticilerin sayesinde oldular, işte o kadar.
Memleketin başı çalıp çırptı mı, milletvekili, bakan, emniyet müdürü, daire müdürü de çalıyor. Böyle olunca bakkal Meşedî Hasan'dan ne bekleyecektik ki! Bozulan meyveyi çöpe atarsa, şaşarım buna! Ama ucuz satmaya da yanaşmaz. Bütün bunlar zincir gibi birbirine bağlı.
Yöneticilerimizin hepsi hırsız, üçkâğıtçı, rüşvetçi. Evet, daha neyi bekliyorsunuz? Eskiden herkes toprağına bağlıydı. Ama şimdi ipini koparan, milleti dolandırıp yurt dışına gitmek için milletvekili olmak istiyor!
Devletin kendisi hırsız; milleti çarpıyor. Nankörlüğü de cabası. Bir avuç aç, âciz yoksula millet demişler! Acıyan kim? Niçin her şeyi sadece tüccardan bekliyorlar? Ordumuz ordu, maliyemiz maliye mi sanki? Maarifimiz, adliyemiz adam gibi mi? Al birini, vur ötekine.
Tarihte bu dönemin utancı zemzem ve kevserle bile yıkanamaz. Biz dünya denilen foseptik çukurunda yaşıyor, kurtlar gibi fakirlik, hastalık ve pislik içinde kıvranıyor, en iğrenç şekilde hayatta kalıyoruz. İşin komik yanı, en güzel şekilde yaşadığımızı sanıyoruz!"
Kokuşup parçalanıyoruz. Sufisiyle, dervişiyle, yaşlısıyla, genciyle, esnafıyla, dilencisiyle hepimiz para ve makamın büyüsüne kapılmışız; hem de en utanç verici ve çirkin şekliyle.
Hani bir hikâye vardır ya, karga keklik gibi yürümek isterken kendi yürüyüşünü de unutmuş.
Hacı dertli dertli başını salladı.
Bu alçak, hain, casus milletvekilleri senin benim temsilcim değil mi?
— Sahi Hacı Aga, milletvekilliğine aday olduğunuzu duydum.
— Evet... halkın ısrarıyla...
