Tıbbîleştirme sekülerleştirmenin bir yanıdır, terapötik devlet (tıp ile devletin ittifakı) teolojik devletin (kilise ile devletin ittifakı) yerini alır. Geleneksel olarak, günah diye sınıflandırılan belli davranışlar hastalık şeklinde yeniden tanımlanır, böylece bunların zor yoluyla “tedavi”leri gerekçe bulur. Bu durumun sonuçları şunlardır: (1) “Hastalar” sağlık adına özgürlüklerinden yoksun bırakılır ve cezalandırılır; (2) devletin hekim-temsilcileri bazı kişi gruplarını –eskiden homoseksüelleri, günümüzde yasa dışı uyuşturucu kullanıcılarını– cezai yaptırımlardan korumak için psikiyatrik teşhisler kullanarak bunlara “merhamet” gösterme görevini üstlenir ve (3) bazı temel ama ikircimli şekilde benimsenmiş insanî değerleri –geçmişte kürtaja, günümüzde marihuanaya erişim hakkını– el altından sağlayan psikiyatrlar yanlış bir şekilde, şefkatli “hümanistler” ve “terapistler” olarak algılanır.