Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
XV. asrın en büyük riyazîlerinden biri Timurleng'in torunu Uluğ Bey'dir. 1393'te Türkistan'da Sultaniye şehrinde doğarak çok genç yaşta devlet işleriyle uğraşmaya başlamış, fakat babası Şahruh'un torunu Mirza Halil'in Maveraünnehir'i istilası üzerine Herat'a babasının yanına gitmişti. Şahruh'un tekrar eski memleketlerini ele geçirmesinden sonra Türkistan ve Maveraünnehir'in idaresini üzerine almıştı. İşte Uluğ Bey'in ilmi faaliyeti bu devirde başladı. Babasının sağlığında 39 sene burada kaldıktan sonra bir müddet de doğrudan doğruya hükümdarlıkta bulundu. Son zamanlarında oğlu Abdüllatif'le arası açılarak bir muharebede onun tarafından düşmanlarına teslim ve şehit edildi (1449). Uluğ Bey Semerkand'da büyük bir medrese yaptırmış ve Kadızade'nin idaresine vermişti. Aynı şehirde büyük bir rasathane kurdurarak burada bizzat hey'etle meşgul oldu. Rasathanenin idaresini evvela Kadızâde ve Gıyaseddin'e vermiş, onların vefatı üzerine Ali Kuşçu'ya bırakmıştı. Burada yaptığı çok devamlı tetkiklerin neticesinde Zeyc-i Gürghanî diye meşhur olan eserini vücuda getirdi.
Sayfa 181Kitabı okudu
Timur ve Osmanlı'nın Savaşı
Bayezid kalkmadan kafasına basar ve zincirleyip Timur'un otağına götürürler. Timur bu esnada büyük oğlu Şahruh'la satranç oynuyordur. Bayezid kapıda görününce Timur, ''şah mat'' der. ''Kimleri görüyorum, Osmanoğlu otağımı şereflendirdi.''
Sayfa 90 - Masa Kitap
Reklam
·
Puan vermedi
Bilge Hükümdar: Ulug Beg
Bilge Hükümdar: Ulug Beg            ༄ ༄ ༄ Orta Çağ’da İslâm dünyasında hükümdar ve bilim adamı vasfını en iyi yaşayanlardan biri Muhammed Turagay, dedesi Timur'un kurduğu Timur Devletinin entelektüel bir kişiliğiyle ‘Uluğ Beg’ diye anıldı. Orta Çağ İslam dünyasının ön asya coğrafyasının Türk-Moğol devlet esasları, askerî teşkilat
Uluğ Beg
Uluğ BegWilhelm Barthold · Kronik Kitap · 202324 okunma
Osmanlıların Anadolu'da imaj çabalarının bir başka örneği II.Murad devrinde görülmüştür. Zira Anadolu'da yaşanan problemler, Osmanlılar'ın eski Oğuz geleneğini canlandırmalarına yol açmıştı. Özellikle Şahruh'un faaliyetleri, Karamanlılar'ın beylikler üzerindeki veraset iddiaları, karşı propaganda, II. Murad devrinde Kayı boyuna bağlılığın ön plana çıkarılmasına, buna ait sembollerin kullanılmasına amil olmuştu. Yazıcıoğlu Ali'nin İbn Bibî tercümesinde bu üstünlük iddiaları açık olarak görülür. Bu sayede Anadolu'daki beyler üzerinde belirli bir otorite ve üstünlük imajı ortaya konmaya çalışılmıştı. Ayrıca Kayı boyunun üstünlüğü vurgulanarak devlet kurma yetkisinin bu boya ait olduğu fikri işlenmişti. Fakat şurası bir gerçektir ki, bu devirdeki faaliyetler, Türk dilinin resmî ve ileri bir edebî dil haline gelişine, Türkmen ananesinin yaygınlaşmasına yol açtı.
Sayfa 74 - Kitabevi YayınlarıKitabı okudu
“Şahruh ise istihareye yatıyor, yardım için Tanrı’ya yakarıyordu. O, bu maksatla yanındaki hâfızlara Fetih sûresini okumalarını buyurmuş ve 12.000 kere Fetih sûresi okunmuştu.”
Sayfa 82 - Kronik KitapKitabı okudu
Anlaşılacağı üzre Anadolu'da Şahruh'un kuvvetli nüfuzuna rağmen Osmanlılar yine de Orta ve Doğu Anadolu'da önemli adımlar atmışlardı. Artık dış cephede de genişlemekte ve doğuda­ki büyük devletler muvazenesinde ağırlıklı bir rol üstlenmeye baş­lamaktaydılar. Her ne kadar Karaman ve Candaroğulları hâlâ var­lıklarını sürdürmekte iseler de artık Osmanlılar doğrudan Karakoyunlu, Akkoyunlu ve Memlüklerle karşı karşıya gelmiş bulunuyor­lardı. Karamanlılar yine de Osmanlılara karşı olan geleneksel ta­vırlarını sürdürdüler; ancak bu uzun süreli olmadı.
Sayfa 51 - Kitabevi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Emirzade Şahruh kalkarak dedi ki: "Ben Türk kanunnamesinde okudum ki, dünyada beş büyük padişah vardır. Bunlar, hürmet yüzünden adlarıyla değil, lakaplarıyla zikredilir. Hint padişahlarına ray, Rum padişahına kayser, Hıtay ve Çin-i Maçin hanına fağfur, Türkistan padişahlarına hakan, Iran-Turan padişahına şahanşah derler. Evveleden beri şahanşahın hükmü Hindistan'a geçerliyd. İran-Turan iklimleriyse bizim elimizdedir. Böyle olunca Hindistan'ı da ele geçirip, kendimize tabi kılmamız gerekir."
... Şahruh yine sordu, "Baba, Uluğ Bege nasip olan bahçe hangisidir?" Emir Timur cevapladı, "Uluğ Beg'in bahçesi ilim, marifet bahçesidir, tefekkür bahçesidir. Bu bahçenin ağaçları kitaplardır, keşiflerdir. Meyveleri ise tefekkürün hikmetleridir. Unutma evladım, kalemin yazdıkları ebedi kalır. Gün gelir sen ve ben bir avuç toprak olacağız. Uluğ Beg mirzanın yazdıkları, yaptıkları ise asırları aşıp insanlığa yol gösterecektir.
Sayfa 244 - Timaș Yayınları, 2. Baskı, Nisan 2017Kitabı okudu
... Şahruh merakla babasına sordu, "Babacım, yapmak için gayret göstermemiz gereken birinci bahçe nasıl bir bahçedir?" Emir Timur "Oğlum, o bahçe âlimlerin, evliyaların, şairlerin, bilgin kişilerin, ulemanın, ahlâklı kişilerin, tahsil görmüş kişilerin sohbetidir. Bu mübarek kişilerden ders alıp, hayırlı işler yapmak o bahçelerin ağacıdır. Bu ağaçların meyvesi ise hayırla yad edilmek, güzel bir şekilde anılmaktır. Bu sebeple her zaman âlim, ilim sahibi kişileri etrafına toplayarak onların sohbetinden feyz alıp, nasihatleri ile muamele et."
Sayfa 244 - Timaș Yayınları, 2. Baskı, Nisan 2017Kitabı okudu
Kalemin Yazdıkları
Unutma evladım, kalemin yazdıkları ebedi kalır. Gün gelir sen (Şahruh) ve ben bir avuç toprak olacağız. Uluğ Beg Mirza'nın yazdıkları, yaptıkları ise asırları aşıp insanlığa yol gösterecektir. *Emir Timur
Sayfa 243 - Timaș Yayınları, 2. Baskı, Nisan 2017Kitabı okudu
206 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.