“Bu şehre geldim diye ben
Kötülük surların önünde bekliyordu
Canın acıyabilir deseydi biri
Zırhlar ve kalkanlarla gelirdim
İğde koklamaya değil
Siper kazmaya
Bilseydim kötülüğün okları vardır
Serâpa sokulmazdım bu şehre
Kollardım sinemi köylülerin
Kaba ve ısırgan dilinden
Belki ıslık çalarak değil
Cenk türküleriyle girmeliydi şehre
Pervasız bir adam geldi diyelerdi
Nâzenin bir şair yerine
Yolumu nobran bir nâra ile
Çizmeliydim belki de
Bir topuz yakışmalıydı elime
Terlemiş bir kalem yerine”
Gözleriniz madam
gözlerinize bakıyorum da
sanki bir yangın yeri
yüzünüz talan edilmiş bir
imparatorluktan kalmış gibi,
bir şair oturmuş o iki kaşın arasına,
tüten dumana ve akan kana bakmaksızın
aldırmaksızın,
patlayan bombalara şiir söylüyor gibi
aslında aşktır en çetin meydan muharebesi
siz koşuştururken lise bahçelerinde
Nun Masalları, Nazan Bekiroğlu’nun ilk eseri. Doğrusunu söylemek gerekirse Bekiroğlu, merak ettiğim ama henüz herhangi bir kitabını okumadığım bir yazardı. Kitabı elime aldığımda isminden olsa gerek tasavvufi, dinsel motiflerin yer aldığı klasik bir masal kitabı okuyacağımı zannediyordum. Masal gibi gözükse de birbiriyle ilişkili on iki öyküden
“Var olmak algılanmaktır, yaşamak yorulmaktır, çok dinlemeli az konuşmalı, affedebilmeliyiz. Affetmek unutmak değil, o duruma karşı nefretin bitmesidir. Dinleyen aslında konuşandır. Dinlemek; göz, kulak, kalp ve dikkatle olur...” Daha bir sürü hayat dersi çıkardım ben. Altını çizdim her yerini, ilk defa kitabıma kimi zaman komik, kimi zaman kendimi eleştiren notlar düştüm. Başladığı kitabı hemen bitirme eğiliminde olan ben, kitaplar üzerinde uzun düşünmeyi çok sevmem :( bu nedenle daha çok roman tercih ederim. Bu kitapta düşünmeden geçemedim. Kitaptaki alıntılar konuya tam uymuş, her yerden, hiç tahmin edemediğimiz yerden alıntılarda. Bazen şiir okuduk, bazen filmlere gittik, bazen psikologları tanıdık. Bu kadar fazla ve yerinde kullanılan alıntı yazarın çok okuduğunu, okurken sadece kendi alanında sınırlı kalmadığını gösterir. Hatta tıp eğitimini eleştirmiştir. İçinde edebiyat, sinema olan bir müfredatın olması gerektiğini söylemiştir. Mesleğini aşk ile yapan öğretmenlere “ İman şövalyeleri “ diyerek öyle bir öğretmen olmaya özendirmiştir. Bulunduğum konuma şükretmemi sağlamıştır. Faydalar say say bitmez. İyi ki okumuşum. Sen hep yaz Rüknettin’in şairi hem şair olarak, hem psikolog olarak.
@Edaorn
“Bir odada iki kişi buluştuğunda” diyor William James, “aslında altı kişi vardır. Kendimi gördüğüm halimle ben, onun beni gördüğü haliyle ben, benim onu gördüğüm haliyle o, onun kendisini gördüğü haliyle o, gerçekten olan ben ve gerçekte olan o”.
Kemal Sayar hocamızı konuşacağız.
Yazarın daha önce hiçbir kitabını okumadım. Bu kitap yazarla tanışma kitabım oldu diyebilirim. Kitap Kemal Sayar'ın çeşitli konularda hayat,ölüm,hak,insan,arkadaşlık,umut,hayatın akışı ve toplum üzerine yazmış olduğu düşüncelerden oluşuyor.Kitap Ölmeden Önceki Hayat Ve Yenilmeyeceğiz başlıklı iki bölümden
Gözleriniz madam!
Gözlerinize bakıyorum da;
Sanki bir yangın yeri!
Yüzünüz talan edilmiş bir imparatorluktan kalmış gibi!..
Bir şair oturmuş o iki kaşın arasına,
Tüten dumana ve akan kana bakmaksızın!
Aldırmaksızın patlayan bombalara, şiir söylüyor gibi…
Aslında aşktır en çetin meydan muharebesi.
Siz koşuştururken lise bahçelerinde,
Dilinizde Goethe’den yarım yamalak ezberlenmiş iki dize,
Ve deri ceketinize yaslanmış yürürken yağmurda,
Bir şairdim ben; kalbini büyüten dumanlı odalarda!..
Benim kalbim dumanlı odalarda büyüdü madam, yalan yok!
Yalan asla olmayacak; çünkü ‘aşk’ üstümüze serpiştirip kaçan o yağmur,
Bir gün sizi de ıslatacak!..
Bir gün siz de hüzünle bakacaksınız kalbimin içine,
Orada yenilmiş bir şarklıyı göreceksiniz!..
Biz şarklılar, yani Allah’a inananlar, oruç tutanlar,
Ve asla konuşamayacakları kızlara aşklananlar;
Hep yenildik!
Farklı mağlubiyetlerden kuruldu tarihimiz!.
“Gözleriniz madam
gözlerinize bakıyorum da
sanki bir yangın yeri
yüzünüz talan edilmiş bir
imparatorluktan kalmış gibi,
bir şair oturmuş o iki kaşın arasına,
tüten dumana ve akan kana bakmaksızın
aldırmaksızın,
patlayan bombalara şiir söylüyor gibi
aslında aşktır en çetin meydan muharebesi
siz koşuştururken lise bahçelerinde
dilinizde