Herkese Merhaba, direk inceleme yapmak istiyorum :)
Alemdağ'da Var Bir Yılan, Türk Edebiyatının en ünlü öykücülerinden birisi olan Sait Faik Abasıyanık'ın ilk baskısı 1954 yılının Mart ayında Varlık Yayınları tarafından yayınlanan öykü kitabıdır. Bu eser yazarın siroz hastalığı ile pençeleştiği günlerde yazılmış öykülerinden ve ölümünden önce yayımlanan son eseri olmaktadır.
Sait Faik, “Bir Nokta “adlı öyküsü ile kentli insanların ve bireyin iç dünyasına yönelen öyküler de yazmaya başlamış, kendi hayatı kendi iç dünyası ve kendi iç sıkıntılarını da dile getiren ben merkezli hikâyelere de yönelmişti. 1948 yılında siroz olduğunu öğrenen yazar bu hastalığın da etkisi ile yer yer kendi buhranlarını da dile getiren öyküler de yazmıştı. Bu nedenle yazarın bu en son öykülerinde bunları da görmek ve sezmek mümkün olmaktadır. Hikayesinde yalnızlığa yer vermiş daha çok. Gerçekten herkesin okumasını tavsiye ederim.
Keyifli okumalar :)
Sait Faik... Hişt hişt diye sesler duyan aslında bir insan sesi duymak isteyen bir öykücü... Yalnızlığı en güzel anlatan Sait Faik'in iç dünyası... Bir yalnız adamın sesinin renklerini anlattım:
hayrettinorhanoglu.wordpress.com/2019/03/01/sait...
Bugün Sait Faik Abasıyanık'ın 67. Ölüm yıl dönümü. Gerçekten edebiyat dünyası için çok değerli bir isimdi. Bizlere çok kıymetli şeyler bıraktı. Özlemle anıyoruz..
Sait Faik'in dünyası, bu dünya ile sınırlıdır, onun hikayelerinde 'öte dünya' imajına hemen hemen hiç rastlanmaz. Sait Faik'in eserlerinde ideolojik saplantılar bulunmadığı gibi, mistik, dini figürler, motifler de hemen hemen yoktur
ABİ İKİ ÇAY, BİR DE ELLİ İKİ GETİRIVER SANA ZAHMET
22 kısa hikâyeden oluşan kitaba, "Mahalle Kahvesi"nden giriş yapıyoruz. Mahalle Kahvesi'nin en akılda kalıcı yanı Sait Faik'in gözlemciliğini zirveye çıkarmasıdır. Ayrıca Sait Faik bunu, kahvede en azından bir saat bile bulunmuş herkesin fark edeceği üzere oldukça gerçekçi şekilde aktarmıştır. Bu hikayeyi okurken benim aklıma, okuldan
Sait Faik öykü denilince akla gelen ilk isimlerden biri. Daha çok durum öyküsü tarzında yazan yazarın romanları ve şiir kitabı da mevcut. Hikâyeler her zamanki gibi samimi ve doğal bir üslupla kaleme alınmış. Sait Faik'in en sevilen yönü de bu sanırım. Gözlemlerini tüm doğallığıyla yansıtması. Çoğu hikayenin kendi hayatından izler taşıdığını söylemek de mümkün. Gerçek hayatında yalnız, alıngan biridir Sait Faik. Özgürlüğüne düşkün, bir işte sürekli çalışan biri değil. Hayatının çoğu adalarda ,kahvehanelerde ,balıkçılarla yaptığı sohbetlerle ,meyhanelerde geçmişti. Orhan Veli ile arkadaş ve içmeyi sever bu iki arkadaş. Alemdağ'da Var Bir Yılan hikaye kitabı da yine hayatından yansımaların olduğu balıkçı hikayeleri ile yalnız kendi dünyası ile meşgul küçük insanın küçük dünyasını iyi bir gözlemcilikle yansıtmış sanatçı. Küçük insanların kendinden bir şey bulabileceği bir kitap olmuş. Bazen hikâyesinin içine dahil oluyor ,bazen üzülüyor ,bazen gülüyorsunuz. Yani Sait Faik yarattığı kurgu dünyasında yeni bir hayat varmışçasına bizleri içine çekiyor. Sait Faik'in belki de en çok eleştirilen kısmı dili savruk kullanmasıdır .Bunun izlerini eserde gösterse de anlattığı insanları bulunduğu çevreyle birlikte yansıtması ağız özelliklerine yer vermesi eserin gerçekçiliğini fazlasıyla arttırmış.Rıza Milyon-er ve Hişşt Hişşt en sevdiğim hikayelerdi. Sait Faik ,yazmasam deli olacaktım demişti. İyi ki yazmış .