NAAT-I ŞERİF
NÂBÎ (v. 1712) Na't Sakın terk-i edebden kûy-ı mahbûb-ı Hudâ'dır bu Nazargâh-ı ilâhîdir makâm-ı Mustafa'dır bu Felekde mâh-ı nev Bâbü's-selâm'ın sîneçâkidir Bunun kandîli Cevzâ matla-ı nûr u ziyâdır bu Habîb-i Kibriyâ'nın hâbgâhıdır fazîletde Tefevvuk kerde-i arş-ı Cenâb-ı Kibriyâ'dır bu Bu hâkin pertevinden oldu deycûr-ı adem zâil Amâdan içti mevcûdât çeşmin tûtiyâdır bu Mürâât-i edeb şartıyla gir Nâbî bu dergâha Metâf-ı kudsiyândır busegâh-ı enbiyâdır bu amâ: hiçbir şeyin varlık sahasına çıkmadığı, henüz yaratılmadığı yokluk âlemi. bâbü's-selâm: selâm kapısı. busegâh-ı enbiyâ: Nebîlerin öptüğü yer, Hz. Peygamber'in [s.a.v] türbesinin toprağı, mecâz-ı mürsel yoluyla Medine-i Münevvere. cevzâ: ikizler burcu. deycûr-1 adem: yokluk karanlığı. felek: gökyüzü, âlem, dünya; kader, talih; yörünge. hâbgâh: uyunacak yer, yatak odası. kûy-ı mahbûb: sevgilinin köyü. mâh-ı nev: yeni ay. matla-1 nûr u ziyâ: ışığın, nurun doğuş yeri. metâf-1 kudsiyân: meleklerin tavaf yeri. mevcûdât: var olan her şey, yaratılmış şeyler. mürâât-i edeb: edebe riayet. nazargâh: bakılan yer, nazar edilen yer. pertev: ziya, ışık. sîneçâk: yüreği yaralı. tefevvuk: üstünlük, üstün gelme. tefevvuk kerde-i arş: arşa üstün kılınmış, üstün yapılmış. terk-i edeb: edebi terketmek. zâil: geçen, geçici, devamı olmayan, tükenen.
Sakın terk-i edebden, kûy-i mahbûb-i Hudâ’dır bu! Nazargâh-i ilâhîdir, makâm-ı Mustafâ’dır bu. [Edebi terketmekten sakın! Zîrâ burası Allahü teâlânın sevgilisinin bulunduğu yerdir. Bu yer, Hak teâlânın nazar evi, Resûl-i Ekrem’in makâmıdır.]
Reklam
SULTAN 4. MEHMED ZAMANINDA HACCA GIDEN SURRE ALAYINDA GECER HADISE . NABİ MERHUMUN ICINDE BULUNDUGU KAFİLEYE SPONSORLUK EDEN AĞA MEDINE -İ MÜNEVVEREYE YAKLAŞILDIĞI SIRADA INSANLIK İCABI HAFIF UYKUYA DALINCA EFENDİMİZİN BU KADAR YAKININDA UYKUYU EDEBE MUGAYİR GÖREN HİKMET ŞAİRİMİZ İRTİCALEN YUKSES SESLE BES BEYT TERENNÜM EDER ... 》》 Sakın terk-i edebden kûy-i mahbûb-i Hudâ'dır bu ! Nazargâh-ı ilâhîdir, makâm-ı Mustafa'dır bu . 《《 ~~Edebi terk etmekten sakın ! Zira burası Allahu Teala nın sevgilisinin bulunduğu yerdir . Bu yer , Hak Teala nın nazar ettiği yer , Rasul-i Ekremin makamıdır... ~~
Sakin terk-i edebden, kûy-i mahbub-i Hudâdır bu Nazargâh-ı ilâhidir, makâm-ı Mustafâdır bu! Mura'at-i edeb şartiyle gir Nâbî bu dergâha, Metafi kudsiyândır, bûsegah-i Enbiyâdır bu! Edepsizlik yapmaktan çok sakın, burası Hudâ'nın/Allah'ın sevgilisinin şehridir. Burası, Allah'ın rahmetle nazar ettiği, MuhammedmMustafa'nın makamıdır. Nâbî, bu dergâha, hürmet ile edebini takınarak gir. Meleklerin tavaf ettiği, peygamberlerin eşiğini öptüğü yerdir burası.
"Sakin terk-i edebden, kuy-i mahbub-i Huda'dır bu ! Nazargah-i ilahidir, makâm-ı Mustafa'dır bu. [Edebi terk etmekten sakın! Zîrâ burası Allahü Teâlâ'nın sevgilisinin bulunduğu yerdir. Bu yer, Hak Teâlâ'nın nazar ettiği yer, Resûl-i Ekrem'in makâmıdır.]
Sakın terk-i edebden kûy-ı Mahbûb-ı Hüdâdır bu Nazargâh-ı İlâhîdir Makâm-ı Mustafâ’dır bu Nâbî
Sayfa 38 - Kapı yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
75 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.