Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Salih Demir

üç kere üç dokuz eder bilirsin birin karesi birdir kare kökü de bilirsin “mutlu aşk yoktur” bilirsin ama baharda ya da dışarda sonsuz göğün altında aşkın aşkla çarpımı nedendir bilinmez garip bir biçimde hep sonsuzdur kare kökü de yoktur
Sayfa 540Kitabı okudu
Reklam
Başkalarının gözleri için yaşıyoruz başkalarının hayatlarını Bunu deliyken anlıyoruz, başkasıyken anlıyoruz, ötekiyken anlıyoruz, uçurumun başındayken anlıyoruz, ateşin kıyısındayken anlıyoruz, ölümün eşiğindeyken anlıyoruz Ya da hiç anlamıyoruz, başkalarının gözlerini kendimizin zannedip ölüp gidiyoruz.
Sayfa 227Kitabı okudu
Aynayı bulan ilk insanoğlu, kendini görmek için değil bir başkası olmak için buldu.
Sayfa 226Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Doğuda bellekleri kaplayan kum fırtınalarında her şey unutulur, ve her şeye yeniden başlanır. İnsanlar ve olaylar hep aynıdır. Her şey zamana asılı kalır. İnsan bunu öldüğünde anlar. İlkin zevkleri, sonra tutkuları, sonra umutları ve en son korkuları ölür insanın. O zaman biz de ölürüz. Öldüğümüzü anlamadan ölürüz. Yaşadığımızı da anlamamışızdır zaten. Usul usul ölürüz; azar azar yaşar, usul usul ölürüz.
Sayfa 184Kitabı okudu
“Dünya görüşü” mü dedin? Oturuyorum ve her an gebermeyi bekliyorum, işte benim dünya görüşüm… Kardeş, dünya görüşleri üzerine kafa yormaya zamanımız yok bizim.
Reklam
Alışkın olmadıkları yeni bilgiler sunarsan aptallara, sana bilge değil, işe yaramaz yaftasını yapıştırırlar.
Bu benim son yazım. En azından bir süre için. Belirsiz ama muhtemelen uzun bir süre. İnsanın hayatta ancak özleyerek yapabileceği, aralıklarla uzaklaşıp, özleyerek geri dönmesi gereken şeyler var sanırım. Şeyler, yerler, hatta insanlar. Tiyatro mesela,
Geçen hafta Alaattin Eraslan’a veda ederken “Türkiye sahibini ısıran bir köpektir. Alaattin’i de ısırdı, parçalara ayırdı ve yuttu,” yazmıştım. Bu hafta sahip de benim, köpek de. Isırdım kendi kolumu, tuzlu derimi kemiriyorum, hafızamda tüm geçmişimi parçalara ayırıyorum, Türkiye’yim ben bu hafta, yutacağım kendimi, yutamıyorum. Yok olmak zor iş. Yiyip bitirsen de kendini, dişler damağı ısıramıyor, insanın birazı, hep tabakta kalıyor.
Hepimizin önünde ıssız ve uzun bir yol, ne başı belli, ne sonu ve çalıların arasında her zaman bir bağlama. Mesele, ayağını yere her bastığında, kenetlenmiş eller gibi yapışmak tabiata ve kopuşlardan korkmamak, ayağını her kaldırdığında… Bize düşen bunu hatırlamak, hiç değilse geceleri, tam da uykuya dalmadan ve zor da olsa mümkünse, biri olma peşinde koşmadan.
Bir insana kıymak da illa şakağına silah dayayıp tetiği çekmekle olmuyor, gerçeğin, sevdiği biri tarafından insandan gizlenmesi de bir tür cinayet.
310 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.