Gemi yol almakta, nereden gelip nereye gittiği meçhul bir girdabın içerisinden bir salyangoz kabuğunun helezonundan çıkar gibi buluşuyor gökyüzünde corvus cornixlerle... Bu sessizlik senfonisi hatırlatıyor Golgota'daki çarmıha gerilenlerini insanlığın ve biraz daha hüznün matemiyle beliriveriyor elbisesinin cebindeki gözyaşları. İnsanlık değil mi her şeyde doğanın işine burnunu sokup, sonra da kendi sonunu getiren? Gelip giden döngü bir samsara olarak yolunu bulur. Her dilde yok mudur «A» sesi, o zaman lisanların bir önemi de zaten yoktur, çünkü sesler tüm lisanlarda aynı tınıya sahiptir, sembollerle de zaten bizim işimiz yoktur. Doğada ne iyi, ne de kötü; ne şeytan, ne tanrı, ne de melek yoktur... Dinler yırtıcıların doğasına ters, insan denen yapay zeka için ise sadece bir makyavelist bir araçtır. Neden kendini kandırıyorsun ki? İtiraf et hadi! Doğa daima yüce, güzel, büyük ve de uyumun bir betimlemesidir...