…çünkü Beppo’ya göre, dünyadaki bütün anlaşmazlıklar kasıtlı ya da kasıtsız, aceleye getirilerek söylenmiş birtakım yalan yanlış sözlerden kaynaklanıyordu.
Momo herkesi, her şeyi dinlerdi. Böcekleri, otları, yağmuru, hatta ağaçlar arasında dolaşan rüzgarı bile. Her biri ona kendi dilince bir şeyler anlatırdı.
Ama mutluluk aranmaz; ortaya çıkması gerekir. İnsanın, “mutlu olmak” için bir nedeni olmalıdır. Bu neden bulunduktan sonra mutluluk otomatik olarak gelir.
Boş bir odaya belli bir miktarda gaz verildiği zaman, oda ne kadar büyük olursa olsun; gaz odanın tamamına yayılır. Ne kadar küçük ya da büyük olursa olsun, acı da insanın ruhuna ve bilincine tamamen yayılır. Dolayısıyla insanın çektiği acının “büyüklüğü” kesinlikle görecelidir.
Sevgi, sevilen insanın fiziksel varlığının çok çok ötesine geçer. Sevgi en derin anlamını, kişinin tinsel varlığında, iç benliğinde bulur. Sevilen kişinin gerçekte orada olup olmaması, yaşayıp yaşamaması, bir anlamda önemli olmakta çıkıyor.
Sözlerinizdeki duygu yükü ne kadar fazla olursa, acınızın da o kadar derin olacağını aklınızdan çıkarmayın. Öfke saçan kelimelerin altında genellikle bir acı vardır. Acı sizi öldürmeyecektir. Öfkeyse gerçekten öldürebilir.