Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
390 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Durup dururken, sabahın köründe bir insan ne diye kitap şikayeti yazmak ister ki? Kitap incelemesi yazmak varken hem de. "Sabahın köründe" yazmışım, o da önemli bak. Yapısalcılar olsaydı kafayı buna takardılar. Neden "sabahın körü mesela?" Haksız sayılmazlar, güneş tepedeyken yazmadığım için art niyetli bile sayılabilirim.
Aydınlanmanın Diyalektiği
Aydınlanmanın DiyalektiğiTheodor W. Adorno · Kabalcı Yayınevi · 2010369 okunma
"O rüyayı yine gördüm. Saat gecenin üçüydü, nasıl olduysa bir üniversite kampüsünde, güzel bir binanın içinde buldum kendimi. Geniş, boş bir sınıfa girdim, masanın üstünde bir teyp vardı. Arkasında da sarı bir zarf duruyordu. Masaya doğru gittim ve teybi açtım. Duyduklarım şunlardı: Senin görevin Arthur, eğer kabul edersen, kültür
Reklam
Lacan okurken kelime seçimindeki erkeksilik ve saldırganlık dikkat çeker. Gerçekten, insanın toplumsallaşmasına dair bütün çözümlemesi sevgi ihtiyacının doyurulmasına değil kıskançlıkla ve dramatikçe yapılan bir cinsel vazgeçiş hikâyesine dayanır. Lacan, ilginç bir entelektüel oyun olarak Ferdinand de Saussure ile Sigmund Freud'u ya da varoluş ve varlık fikirleriyle dil ve cinselliği bir araya getirmiştir. Fakat amaç ne olursa olsun, sonuç erkeğe ve erkek şiddetine ayrımcılık tanımak ve kadınsılığı (Feminine) konuşulmayan bölgeye yerleştirerek kadını dışarıda tutmak olmuştur. Freudyen biyolojik köklerinden sıyrılsa da Lacancı "aile romansı"nın neticesi hâlâ aynıdır ve toplumdaki kadın üzerindeki güncel erkek üstünlüğünü yansıtır ve efendi/köle diyalektiğinin cinsiyetleştirilmesinde de etkisi vardır.
Sayfa 28 - Jeanne Willette, Lacan ve Kadınlar, Çeviren: Zeynep Duran, Kaynak: arthistoryunstuffedKitabı okudu
Iokaste kompleksi tabiri pskiyatriye Raymond de Saussure tarafından sokulmuştur. Bu patolojik durumda kendi öz oğluna karşı patolojik bir bağımlılık halini ifade etmek üzere kullanılan bu tabirde, annelik hissi’nin oğlunu diğer kadınlardan kıskanma -yalnız kendisine bağımlı kılma-, onu uzağında ve başka bir kadınla beraber olarak kabul edememe gibi nispeten hafif derecede bir sapma halinden başlayarak, oğlundan ruhsal ve bedensel tam ve gerçek bir cinsel haz duyma gibi ağır bir sapıklık haline varan geniş bir patolojik duygu spektrumu söz konusudur.
Pan Yayıncılık, Epub
''Gerçekte sinemanın estetik zenginliği, göstergenin üç boyutunu, belirti, görüntüsel gösterge ve simgesel boyutları birleştirilmesinden kaynaklanır. Sinema üstüne yazı yazanların en büyük zaafı, bu boyutlardan yalnızca birini ele alıp bunu kendi estetiklerinin temeli, sinemasal göstergenin 'can alıcı' boyutu yapmak ve gerisini boş vermek olmuştur. Bu sinemayı yoksullaştırmak demektir. Dahası, bu boyutların hiçbiri yok sayılamaz: hepsi bir arada varolur. Peirce'ün göstergeleri analizindeki en büyük yenilik, onun, farklı boyutları birbirlerini dışlayan unsurlar olarak görmemesinde yatar. Saussure'ün aksine, Peirce, göstergelerden birini ötekine yeğleme ön yargısını göstermemiştir. Tersine Peirce, her üçüne dayalı bir mantık ve retorik kurmak istiyordu. Sinemanın estetik değerini ancak sinemanın bu üç farklı boyutu arasındaki etkileşimleri göz önünde tutarak anlayabiliriz.''
Ferdinand de Saussure
Dil kendi başına bir bütündür, bir sınıflandırma ilkesidir. Dilyetisinin kucakladığı olgular arasında birinci yeri ona verdik mi, başka her türlü sınıflandırmaya karşı koyan bir bütüne de doğal bir düzen getirmiş oluruz.
308 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.