''Gerçekte sinemanın estetik zenginliği, göstergenin üç boyutunu, belirti, görüntüsel gösterge ve simgesel boyutları birleştirilmesinden kaynaklanır. Sinema üstüne yazı yazanların en büyük zaafı, bu boyutlardan yalnızca birini ele alıp bunu kendi estetiklerinin temeli, sinemasal göstergenin 'can alıcı' boyutu yapmak ve gerisini boş vermek olmuştur. Bu sinemayı yoksullaştırmak demektir. Dahası, bu boyutların hiçbiri yok sayılamaz: hepsi bir arada varolur. Peirce'ün göstergeleri analizindeki en büyük yenilik, onun, farklı boyutları birbirlerini dışlayan unsurlar olarak görmemesinde yatar. Saussure'ün aksine, Peirce, göstergelerden birini ötekine yeğleme ön yargısını göstermemiştir. Tersine Peirce, her üçüne dayalı bir mantık ve retorik kurmak istiyordu. Sinemanın estetik değerini ancak sinemanın bu üç farklı boyutu arasındaki etkileşimleri göz önünde tutarak anlayabiliriz.''