Bu Kaçıncı Sonbahar
Deseler ki hayat kısa, yalnız bir nefes ömrün, ben yine harcarım onu döndüğün gün. Deseler ki atar yürek, çıkarıp atamazsın, ne derlerse haklısın. Bu kaçıncı sonbahar aynı yazın ardından, kaçıncı vazgeçiş bir sevda masalından. Bu kaçıncı sonbahar aynı yazın ardından, kaçıncı savruluş yalnızlık rüzgarıyla.
Ey hamuş bana bir yara bağışla özü huş. Bağışla ki durulsun bu sonsuz savruluş.....
Reklam
"Kuş cama inanmaz. Kendini gökyüzünde zanneder, ama uçamadığını keşfeder. Kanatlarını çırparak duraksar. Tekrar camlardan birine doğru hamle yapar; sanki bu sefer hızı sayesinde içine hapsolduğu ağı parçalayabilecekmişcesine. Oysa cama çarpar ve sersemler. Her hamleden sonra kalbi kanatlarından hızlı çarpmaya başlar. Gagasının altında bir damla kan belirir. Cama her vurduğunda bir damla kan daha oluşur. Nihayet son çılgınca savruluş sırasında bir mucize olur. Hedeflediği pencere camını şaşırır ve açık olandan geçer. Açık havada olduğunu hemen -daha kuyruğu çerçeveden çıkmadan- anlar. Bir cıvıltı çıkarır. Kısa, zor duyulan ama apaçık bir neşe cıvıltısı."
Savruluş
Hak mücadelesi için özgüvenin sağlanamadığı veya yitirildiği her durumda,insanlık içine girdiği çaresizlik halini,dine sığınarak atlatmaya çalışmıştır Böylesi toplumsal savruluş halleri ise,dinlerin egemenler tarafından,hak ve özgürlüklerimize karşı kullanılmasını beraberinde getirmiştir.
Ey Hamûş! Bana bir yara bağışla özü huş. Bağışla ki durulsun bu sonsuz savruluş.
"Acısıyla yüzleşemeyen, onun üstesinden gelemeyen ve bunu uykuyla sağlamaya çalışan zihni bekleyen şey de aynı tâlihsiz âkıbettir: Uykunun âsûde dinginliğinden uyanıklığın ateşfeşân hengâmesine savruluş..."
Reklam
129 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.