"Altını çize çize okuduğunuz kitaplar vardır. Çok sayfalı kalın kitaplardır bazen bunlar. Günler, haftalar, hatta belki de aylar sürer okuyup bitirmek. Bitirdiğinizde belki size hiçbir şey vermez o kitaplar ve siz harcadığınız zamana üzülürsünüz… Ama bir bakarsınız ki aklınıza bir çivi gibi mıhlanan altını çizdiğiniz o cümleler hayatınızı değiştirmiş, koca bir romandan sadece altı çizili üç-beş satır size hayatın anlamını öğretmiştir."
Burada sahip olduğum hiçbir şey yoktu. Bense sadece soluk alıp vermenin hazzını duyabilen, kumlarla yıldızların arasında kaybolmuş bir ölümlüden başkası değildim. Ama yine de düşlerle doluydum.
Yaşamın yaşamla birleştiği, çiçeklerin rüzgarla koyun koyuna başka çiçeklere karıştığı, bir kuğunun tüm kuğuları tanıdığı bu dünyada yalnızca insan kendi yalnızlığını inşa ediyor.
Birinden korkunca ondan nefret edersiniz ama boyuna da düşünüp durursunuz onu. Kendi kendinizi aldatırsınız; aslında kötü değildir dersiniz. Ama onu görünce, tıpkı nefes darlığına tutulmuş gibi olursunuz, soluk alamazsınız.