Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kadınlan büyüleyen şeyler, özellikle ira­de kuvveti, kararlılık ve cesarettir. Namuslu olmanın ve iyi kalpliliğin de, kadınlar üstünde olumlu etkisi vardır.
Güzel Tespit
Bir insan sahip olmayı asla aklına getirmediği zenginliklerin yokluğunu hiç hissetmez; aksine onlar olmadan da bütünüyle hoşnuttur; ancak onun yüz katı kadar fazlasına sahip olan bir başkası istediği bir şeyi elde edemediğinde kendini mutsuz hisseder. Yine bu bakımdan da herkesin kendine ait, ulaşılabilir bir ufku vardır: istekleri de bu ufukla sınırlıdır. Bu ufkun sınırları içinde yer alan herhangi bir şeye ulaşabileceğine güvendiğinde, kendini mutlu hisseder; buna karşılık meydana gelen zorluklar umudunu kırdığında kendini mutsuz hisseder. Ufkunun dışında yer alanların, onun üzerine hiçbir etkisi yoktur .Bu nedenle zenginlerin büyük servetleri yoksulları huzursuz etmez; öte yandan istediklerini elde edemeyen zenginleri sahip oldukları da avutmaz.
Reklam
Schopenhauer’a göre “irade" bizim varlığımızın tam yüreğinde yer alan ama kişisel refahımızı zerrece umursamayan hastalıklı bir itkidir. Sebepsizce acı çekmemizi emreder. Aslında, kendi beyhude üremesinin ötesinde, akla yatkın bir amacı kesinlikle yoktur. Bu gücün etkisi altındaki insanlar, der Schopenhauer, bir arzudan diğer tatmine koşarlar ve “sonunda bütün dilekler yerine getirildiğinde bile “irade”nin baskısı, belli bir hedef olmaksızın sürmeye devam eder ve “irade” kendini kişiye en korkunç perişanlık ve boşluk duygusundan kaynaklanan bir acı olarak hissettirir.
Başkalarının görüşüne haddinden fazla değer vermek, genel olarak etkili bir kuruntudur: İster kökleri bizim doğamızda bulunsun, isterse de toplumun ve uygarlığın sonucunda ortaya çıkmış olsun; her durumda bizim tüm yaptıklarımız ve ettiklerimiz üzerinde bütünüyle aşırı ve mutluluğumuza düşman bir etkisi vardır.
Zamanın etkisi ve şeylerin değişebilirliği sürekli göz önünde bulundurulmalı ve şu anda olup biten her şeyin derhal tam tersi hayal edilmelidir; demek ki, mutlulukta mutsuzluk, dostlukta düşmanlık, güzel havada kötü hava, sevgide nefret, güvende ve açıklıkta ihanet ve pişmanlık ve bunların tersi de, sürekli canlı bir biçimde göz önüne getirilmelidir. Bu bize dünya bilgeliğinin kalıcı bir kaynağını verecektir ve sürekli temkinli olup, kolay kolay aldatılmamamızı sağlayacaktır.
Müziğin etkisi diğer sanat türlerinden çok daha güçlüdür ve çok fazla nüfuz eder çünkü diğerleri sadece gölgeye dokunurken müzik öze dokunur.
Reklam
Bir aşık, sevdiğinin kendisine yüz vermemesinin, nazını ve hor görmesini zalimlik olarak nitelendirirse, ki bunlar onun acılarını besleyen şeylerdir, bunda asla gerçek anlamda bir abartı yoktur çünkü o, böceklerin içgüdüsüyle akraba olan bir dürtünün etkisi altındadır.
Bu son gelişme biçiminin etkisi biraz melankolik bir ruh halidir, tek bir büyük acının sürekli olarak çekilmesi, bunun sonucunda daha küçük tüm acıların ya da sevinçlerin önemsenmemesidir; çok daha alışıldık olan sürekli başka başka hayaletleri kovalamaktan daha saygın bir olgudur bu.
Şimdi nasıl ki güneş ışığını görmek için bir göze, müzik notalarını işitmek için bir kulağa ihtiyaç duyuyorsa, sanat ve bilimdeki bütün şaheserlerin değeri de bunlara akraba ve denk olan dimağı/ruhu gerekli kılar. Çünkü şaheserler muhatap olarak kendilerine bunları kabul ederler. Bu tür eserlerde saklı ruhları canlandırıp ortaya çıkaracak sihirli sözcüğe ancak böyle bir kafa sahiptir. Sıradan kimse onların önünde mühürlü sihir dolabının veya çalmasını bilmediği ve bu yüzden her ne kadar kendisini bununla aldatmaktan hoşlansa da ancak karmaşık ve düzensiz notalar çıkardığı bir çalgının önündeki biri gibi durur. Nasıl ki bir yağlıboya tablonun etkisi karanlık bir köşede veya görülmesine veya güneşin üzerinde parlamasına bağlı olarak değişirse aynı şaheserin tesiri/intibaı da ona bakan kimsenin zihinsel/düşünsel kapasitesine bağlı olarak değişir. Dolayısıyla güzel bir eser gerçekten varolacak ve hayatta kalacaksa hassas bir ruha, iyi düşünülmüş bir eser düşünebilen bir zihne ihtiyaç duyar.
Sayfa 91 - Say YayınlarıKitabı okudu
Üstelik insanlar ilişki içindeyken ay ışığındaki kambur gibidirler, yani sürekli bir yanlarını gösterirler ve hatta herkes, el ve yüz işaretleri yoluyla kendi fizyonomisini, aslında olması gerekeni gösteren ve sadece kendi bireyselliğine göre hesaplandığı için kendisine çok yakışan ve uyan, bu yüzden kesinlikle yanıltıcı bir etkisi olan bir maskeye dönüştürmek için doğuştan gelen bir yeteneğe sahiptir.
Sayfa 170 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 31.Baskı Ekim 2023, İstanbulKitabı okudu
Reklam
Kadınlar arasında güzelliğin böyle bir etkisi vardır: Çok güzel kızlar ne bir kız arkadaş, ne kendilerine eşlik edecek bir hanım bulabilirler.
Hayatımızın tabloları kaba mozaiklerle yapılan resim­lere benzer, ki yakından bakıldığında hiçbir etkisi yok­tur, güzelliklerinin anlaşılabilmesi için belli bir bakış mesafesi gereklidir. Dolayısıyla arzu ettiğimiz bir şeyi ele geçirmek için onun değersiz ve doyurucu olmaktan uzak olduğunun anlaşılması gerekir; her zaman daha iyi şeylerin beklentisiyle yaşıyorsak eğer, aynı zamanda ço­ğu kez geçmişte kalan şeyler için pişmanlık ve özlem de duyarız. Diğer taraftan içinde bulunduğumuz anı sadece gelip geçici, ömürsüz bir şey olarak görür ve ona sade­ce hedefimize ulaştıracak bir araç nazarıyla bakarız.
Sayfa 67
"Zenginliğin gerçek ve doğal gereksinimlerin doyurulmasının ötesinde yapabileceğinin, bizim asıl huzurumuz üzerinde çok az bir etkisi vardır; huzurumuz daha çok, büyük bir mülke sahip olmanın neden olduğu sayısız ve kaçınılmaz sorun yüzünden bozulur. Yine de insanlar zenginlik elde etmek için zihinsel donanım elde etmek için, uğraştıklarından bin kat daha çok uğraşırlar; oysa insanın mutluluğu üzerinde ne olduğunun, neye sahip olduğundan kesinlikle daha çok katkısı vardır. Bu yüzden, bitmez tükenmez bir çalışma içinde, bir karınca gibi gayretle, sabahtan akşama kadar, zaten var olan zenginliğini daha da artırmaya çalışanları bile görürüz. O kişi, araçlar alanının dar ufkundan ötesini göremez: Zihni boştur, bu yüzden başka her şeye kapalıdır. En yüce hazlara, zihinsel olanlara ulaşamaz; bunların yerini geçici, duyusal, az zamana ama çok paraya mal olanla, kendine ara sıra izin verdiği şeyle doldurmaya çalışır boş yere. Yaşamının sonunda, şansı iyi gitmişse, bu çabasının bir sonucu olarak gerçekten de bir yığın parası olmuştur; bunu daha da artırmayı ya da harcayıp bitirmeyi, mirasçılarına bırakır. Ne kadar ciddi ve önemli bir çehreyle sürdürülmüş olsa bile, böyle bir yaşam da en az simgesi bir soytarı külahı olan kadar budalacadır."
Freud'un psikanaliz'ini öncülleyenlerden sadece biri.
Schopenhauer İsteme ve Tasarını Olarak Dünya'da istemeyi "kör bir itici güç" olarak ele alır. Ona göre insan "bilmediği ve farkında olmadığı" içsel güçler tarafından yönlendirilen irrasyonel bir varlıktır. Schopenhauer içinde ne olduğunu bilmediğimiz dünyanın yüzeyini bir metafor olarak kullanıyordu. İnsanı etkisi altına alan irrasyonel güçler ikiye ayrılıyordu -koruma içgüdüsü ve cinsel içgüdü. Çok daha güçlü olan cinsel içgüdüyle başa çıkabilecek bir güç yoktu. "İnsan seks içgüdüsüne karşı gelebileceği­ni düşünürse yanılır. Karşı gelebileceğini düşünebilir ama gerçekte zihin cinsel isteklerin boyunduruğu altındadır ve bu çerçevede isteme, "aklın gizli muhalifidir". Schopenhauer daha sonra bilinçaltına itme olarak anı­lacak olan ve kendisi de bilinçdışı olarak gerçekleştirilen bir kavramdan (eylemden) söz eder: "İsteme'nin beğenmediği şeylerin aklın bilgisine gelmesine gösterdiği muhalefet deliliğin ruha sızabileceği noktadır.""Bilinç zihnimizin yüzeyidir, aynı yerkürede olduğu gibi sadece yüzeyi bilebiliyoruz, içinde ne olduğunu değil."
Sayfa 1025 - Yapı Kredi Yayınları.
Ayrıca, bir kimse doğanın sıralamasında ne denli yukarıda yer alıyorsa, esas olarak ve kaçınılmaz bir biçimde o denli daha yalnız kalır. Ama, fiziksel yalnızlığın zihinsel yalnızlığa denk düşmesi onun için bir iyiliktir: Aksi durumda, heterojen yapıdaki kalabalık çevrenin onun üzerinde rahatsız edici, hatta düşmanca etkisi; onun benliği çalar ve yerine de bir şey vermez.
Sayfa 131Kitabı okudu
1.245 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.