Hani vazgeçersiniz her şeyden, artık inancınız kalmaz güzel şeylere dair. Sonra birisi çıkar ve size hayatın tüm güzelliklerini görmenizi sağlar. Yeniden sevmeyi, sevilmeyi hatırlatır size. Ve gün gelir sebepsiz bırakır, ayakta duracak gücünüz kalmaz, olduğunuz yere yıkılır kalırsınız. Biz kötü insanlar değiliz, mutlu olmayı hak etmedik mi? Ne zaman birisini sevdiğimiz kadar sevileceğiz? Gelecek mi o gün?
Bir aşka yetecek kadar Ve anımsatacak kadar sebepsiz bir ölümü Acılarımız ve kafiyelerimiz var İşte hepsi bu kadar
Reklam
-Sabahattin Ali-
Beni en güzel günümde sebepsiz bir keder alır...
286 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kabul ediyorum, idrak ediyorum, hak da veriyorum. Osmanlıca diye tabir edilegelen bir önceki devletimize ait öz lisanımız, Arapça veya farsça veyahut herhangi bir lisanın azımsanmayacak miktarda kelimesine sahip, müstakil nahvi kaidelere malik olmayan bir surette bulunmaktaydı. Bu bizim açımızdan elim bir hadisedir. Derhal el atılması ve düzeltilmesi gereken bir meseledir. Yeni devletimizi kurduktan sonra bu eksik bulunan hususlara karşı bir lisan inşaası, gramer tahsisi başlaması elbette hoş karşılanmalıdır. Ancak bu çalışmalar esnasında bir şeyler çok yanlış yapılmıştır. Yüzyıllardır kullanılagelen kelimelerimize karşı düşmanca davranılmış, sebepsiz yere alfabemiz değiştirilmiş, kütüphanelerde bulunan eserlerimiz okunulamaz bir hale sevk edilmiş ve bir millet atasından adeta tecrit edilmek istenmiştir. İyi niyetle başladığını umduğumuz bir çalışma devamında kendi milletine zarar veren bir hal almış ve bugün iki kelimeyi bir araya getiremeyen, meramını anlatamayan bir nesil peyda etmiştir. Peyami Safa mevzu bahis eserinde bu mevzuda ki tenkitlerini, fikirlerini dile getirmiş, lisanımızda yapılmak istenilen tashih, inşa ve zenginleştirme hareketinin maksadından çıkıp, müspet bir neticeden daha çok menfi bir hal aldığından mülhem serzenişte bulunmuştur. Okumanızı şiddetle tavsiye ederim.
Osmanlıca, Türkçe, Uydurmaca
Osmanlıca, Türkçe, UydurmacaPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 2020183 okunma
Bahtiyar olmaya alışmamış insanların, her saadetin arkasında pusu kuran fena talihlerin bir suikastinden ürkmelerine benzeyen sebepsiz bir korku içinde sevincini frenliyordu.
Sayfa 294Kitabı okudu
"Beklemek tüm anlamın kendisiydi, bekler ve düşünürdü, boşuna olamazdı, hiçbir şey boşuna olamazdı, boşuna değildi, sebepsiz, yersiz değildi, bekliyordu ve beklediği gelecekti."
Sayfa 14 - İz yayıncılık - 12. BaskıKitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.