Uyumsuzluk ve uzlaşmaz tavır, barajı aştı. Çok özür dilerim ekselansları, ama bu akşam size güzel bir hikâye anlatamayacağım. Yaralandığımı sanıyorum, galiba üç kurşun yedim. Birini o sıktı; diğerlerinin -inanın- önemi yok.
Aslında insanların Tanrı'ya inanmalarını sağlayan şey, hiç de düşünsel argümanlar değil. Çoğu insanın Tanrı'ya inanmasının nedeni Tanrı'ya inanmalarının onlara küçük yaşta öğretilmiş olmasıdır; esas neden budur.
A: Nerden de öğreniyorsun böyle şeyleri?! Evet, hoş biri. Tipim sayılır. Sarışın, iri göğüslü, geniş kalçalı bir afet Üstelik, bakire!
D.S.: Bakire? O da ne demek?!
A: Yani, daha önce kimseyle beraber olmamış.
D.S.: Ciddi misin?! Yazık. Bizim burada cins ayrımı yok ama, on beşine kadar kimseyle ilişkiye girmeyen suç işlemiş sayılıyor..
A: Desene ahlaki çöküntü almış başını gitmiş..
D.S.: Ahlak?! Söyler misin bana kuzum, ahlak ne halta yarıyor sizin oralarda?!
A: Şeey.. Ee, birçok açıdan önemli. Herşeyden önce bir kere, kendini iyi hissediyorsun. İnsanlara güvenebiliyorsun. Ne bileyim, bunun gibi şeyler işte!
Ahlak bizim buralarda erkeğin işine geliyor. Ahlak, eli işte gözü oynaşta'lık bizim buralarda. Ve aynı zamanda “kişi kendinden bilir işi”dir bizim buralarda "o"!