“Senin köleye dönüştürülebilmenin esas nedeni ölüm korkusudur. Korku yoksa, kim seni köle yapabilir? Korkusuz bir insan köleleştirilemez, bu yüzden toplum seni korkutmak için her yolu dener.”
Sadece görmek istediğimiz şeyi görürüz, sadece görmeye hazır olduğumuz şeyi görürüz, sadece kork-madığımız şeyi görürüz. Korktuğumuz, görmek istemediğimiz şeyleri görmez, görmezden gelmeye devam ederiz.
“Bunu aklından çıkarma: Korkudan dua ettiğin her seferinde duan sahtedir, uydurmadır, tamamen zaman kaybıdır. Sevgiden dua ettiğin zaman duan gerçektir. Yalnızca sevgi gerçektir.”
“Birey olmak için kişinin bütün putlardan, bütün yansıtmalardan kurtulması gerekir. Birey olmak için insan hiçbir zırha bürünmeden belirsizlik içinde yaşamak zorundadır.”
Kenarlarda doğanlar sömürülmeye açık iken ekonomik büyümenin ateşini karıştıranlar yüceltilip ödüllendirilmeli.
Bu kavram ve onun sonucu her tür korsanlığı haklı çıkartmak için kullanılmaktadır; İran, Panama, Kolombiya, Irak ve diğer yerlerdeki masum insanları yağmalamak, öldürmek ve ırzlarına geçmek için izin ve yetki verilmektedir. Eylemlerinin ekonomik büyüme yarattığı gösterilebildiği sürece -ki böyle bir büyümeyi hemen her zaman gösterebilirler- ET’ler, çakallar ve ordular çoğalmaktadır. Bir şehri bombalayıp onu yeniden inşa ettiğinizde tahmin, ekonometri ve istatistik gibi “taraflı” olabilen bilimleri kullanarak ekonomik büyüme verilerinde büyük bir fırlama olmuş gibi gösterebilirsiniz.
Yaşlandıkça sorumluluklarımız artar. Bir aile kurduğunuzda sadece kendiniz için değil aileniz için de risk almaya başlarsınız. İşe yaramama olasılığı olan şeyler yapmanız çok zorlaşır. Bu sorumlulukları üstlenmeden risk almanın tam zamanıdır. Şimdi risk almanız konusunda sizi destekliyorum, cesur olun. Pişman olmayacaksınız.
Sadece kitap okuyun ve insanlarla konuşun; ama özellikle kitap okuyun. Okumayla kazanılan veri aralığı, biri konuşurken kazanılandan çok daha büyüktür.
Bizi ayıran nedenler ne olursa olsun, daha önce söylediğim gibi, Yerküre’nin kendisine hiçbir şey olmayacağı muhakkak ve bin yıl, bir milyon yıl sonra da aynen kalacak. Sorun, ana sorun başlıca sorun- bir bakıma tek sorun, biz burada olacak mıyız.
“ABD’de tek bir masum kişi var mı? Her ne kadar en büyük kazancı ekonomik piramidin tepesindekiler elde ediyor olsa da, milyonlarcamızın geçimi - doğrudan veya dolaylı olarak - az gelişmiş ülkelerin sömürülmesine bağlı. Neredeyse tüm sanayimizi besleyen kaynaklar ve ucuz iş gücü, Endonezya gibi yerlerden geliyor ve bunun çok azı oralara geri dönüyor. Dış yardım olarak verilen borçlar, bugünün çocuklarının ve onların torunlarının birer rehine olmasını garantiliyor. Sırf bize olan borçlarını geri ödemek için, şirketlerimizin onların doğal kaynaklarını talan etmelerine izin vermek, eğitim, sağlık ve diğer sosyal hizmetlerden vazgeçmek zorunda kalacaklar. Şirketlerimizin elektrik santralleri, havaalanları ve sanayi siteleri inşa etmek için bu paranın çoğunu zaten geri almış olmasının, bu denklemde yeri yok.”
“Çoğu Amerikalı’nın bundan habersiz olduğu mazereti masumiyeti gösterir mi? Tamam kabul, bilgilendirilmemiş ve bilerek yanlış bilgilendirilmiş. Ama masum mu?”
“İşin, dünya liderlerini, ABD’nin ticari çıkarlarını gözeten büyük bir ağın parçası olmaya teşvik etmek. Sonunda bu liderler, sadakatlerini garanti edecek şekilde bir borç batağına saplanır. Sonra da onları politik, ekonomik ya da askeri ihtiyaçlarımız için ne zaman istersek kullanabiliriz. Karşılığında halklarına sanayi siteleri, elektrik santralleri ve havaalanları sağlayarak politik durumlarını güçlendirirler. Bu arada, Amerikan mühendislik ve inşaat firmaları da inanılmaz derecede zenginleşir.”