Kitaba düştüm,
sabahtan akşama kadar okuyorum.
Kitaplar akıllı
kitaplar aptal.
Kitaplar büyük
kitaplar çocuk.
Kitaplar en uzak, en güzel yolculuk
fakat kısır
fakat sensiz...
Yine bir Nazım Hikmet ve yine Güneşi İçenlerin Türküsü ile başlayan bir karma şiirler kitabı. Şiirlere o kadar aşinayım ki tekrar okuyamadım. Her şiiri her zamanki gibi favorim.
Nazımı anlatmaya benim kelimelerim yetmez bilirim. Kendisini kendisi anlatsın.
Ve Otobiyografi Şiiri
1902'de doğdum
Doğduğum şehre dönmedim bir daha
Geriye dönmeyi
Sade annesinden dört yaşındayken alınmış babasının metresleriyle ve etrafındaki hayat kadınlarıyla çevrili halde büyümüştür. Mazoşizm büyük Öteki’yke özne arasındaki ilişkidir. “Mazoşistin hedefi Tanrı’nın kaygısıdır” eğer aranılan şey Tanrı’nın kaygısıysa bu aranılan şey kendinin konumuyla ilgili olan şeydir. Yani nesne zaten kendisidir. Yıllar boyunca, “kaybettiği” annesinin intikamını ‘arzunun kadınlarına’ ve Tanrı’sına kusmuştur. Sadist ise kaygılı bir partnere ihtiyaç duyar yani sapkın ne yapmak istediğini bilirken kimin iradesi için çalıştığını bilemez. Sade’ın bir kadın onu benimsedikten sonra, hayatının sonunda, bu kadının annesi olduğunu söylemiştir. Bu da durumu özetlemektedir.
Kaygısını buraya bırakıyorum.
“Ey sen, dünyada mevcut her şeyi yarattığı söylenen: hakkında en ufak bir fikrim olmayan sen; ancak lafta tanıdığım ve her gün yanılan insanların bana söyledikleri kadar bildiğim sen; tanrı denen acayip ve hayal mahsulü varlık, kesinlikle, gerçekten ve herkesin önünde ilan ediyorum ki sana en ufak bir inancım yok. Ve bunun da nedeni gayet mükemmel: Dünyadaki hiçbir şeyin akla yatkınlığına kanıt olmadığı saçma bir varoluşa beni ikna edecek hiçbir şey bulamıyorum.”