Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ataol Behramoğlu
Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver Bu aşk burda biter iyi günler sevgilim Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider Bir hatıradır şimdi dalgın uyuyan şehir Solarken albümlerde çocuklar ve askerler Yüzün bir kır çiceği gibi usulca söner Uyku ve unutanlık gittikce derinleşir
Bir kalbiniz vardır onu tanıyınız. Bir şehir kadar kalabalıktır bazıları Bir dehliz kadar karanlıktır bazıları
Reklam
Çok hızlı gitmeye çalışmayın lütfen, gidemezsiniz Sonsuz hızda giderseniz hiç gitmemiş olursunuz, limitin kanunu bu Anlayacağınız insan ölmez, dönüşür Formül de şu: Bilginin tanım kümesi inançtır + Bilen susar. Bana ne bunlardan diyebilirsiniz Hatta küfür öğretmişse toplumunuz, küfür de edebilirsiniz Hakkınızdır tavrınız Hoş görün lütfen, sanki aklım başımda mı? Bunu ispatlayabilirim: İşte size bazı kelimeler sunuyorum Evrendeki iki ana damarın uysalına ait Yakinen bildiğiniz Enerji rengi aynı olan kelimeler Ev, ova, şehir, göz, gönül, barış, cennet!
Sayfa 33 - VI - NemKitabı okuyor
477 syf.
·
Puan vermedi
·
41 günde okudu
Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü...
Meşhur Fransız devrimi ve bu devrimin çarkları dönerken ezilenlerle devrimi gerçekleştirmekte hakkı olduğunu savunanların hikayesi diyebiliriz. Ayrıca hikayeye konu olan iki şehir Londra ve Paris olmasından dolayı kitabın ismi bu şekilde koyulmuş. Kitabın girişi enfes… Bunu kitabı okumayanlar bile biliyordur artık sanırım. Bunun haricinde beğendiğim kısımlar olsa da ben konuya pek giremedim ve ısınamadım açıkçası. Hatta bazı kısımlarının havada kaldığını hissettiğim anlar oldu. Ancak hikayesi ve genel hatlarıyla ortalama üstü bir değerde olduğunu düşünüyorum. Bir kitapseverin okumuş olduğu kitaplar arasına da girmesi gerektiğini düşündüğüm kitaplardan biri olduğunu belirtebilirim.
İki Şehrin Hikayesi
İki Şehrin HikayesiCharles Dickens · Şule Yayınları · 201558,6bin okunma
Denilebilir ki, bir kültürü yorumlamak, ruhun mekâna, belki de kendisine geri dönüşünde yardımcı olsun diye bıraktığı iz-taşlarını geriye doğru takip etmektir. Bu iz-taşlarının en değerlileri ise şehirlerdir.
Mekân, üzerinden geçildikten sonra izlerimizin dezenfekte edildiği bir tuval değil, ruhlarımızın parçalarını kırıntılar halinde ektikleri bir labirenttir.
Reklam
Tabiatın yok edilmeden disipline edildiği, insanın hizmetine sunulmuş, yaşayanın ondan yararlanmasının yanında zevk almasının da sağlandığı kanlı canlı ortamlar olmuştur tarihleri boyunca İslâm şehirleri.
İnsan tabiatın içinde olacak, ama ona râm olmayacak. Bu nasıl mümkün olabilir? Insan hem tabiata kendi damgasını vuracak, hem de bu damga tabiatı bozmayıp onunla hemâhenk yaşamasına izin verecek.
İnsan sadece bedenî ve dünyevî ihtiyaçları için değil, âhiret hayatındaki mutluluğu kazanmak için de bir topluluk içerisinde bulunmak mecburiyetindedir.
"Ruhumuzun anlama seviyesini geleneksel şehirlerimizdeki bilgeliğin seviyesine yükseltebilirsek, alabileceğimiz sırların derinliği bizi yeni bir akılla donatabilir."
Reklam
Yaşadığı çevreye duyarsız, beşerî ve tabii çevrelerinden kopartılmış insanlar olarak bir bakıma sürgünde gibi yaşıyoruz büyük şehirlerde.
"Özlediğim şehir, hafızası olan ve zamanın üç boyutunda sağladığı süreklilikle mekânı da fetheden şehirlerdir.”
İstanbul
Kamyonlar kavun taşır ve ben Boyuna onu düşünürdüm, Kamyonlar kavun taşır ve ben Boyuna onu düşünürdüm, Niksar'da evimizdeyken Küçük bir serçe kadar hürdüm. Sonra âlem değişiverdi Ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak Sonra âlem değişiverdi Ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak. Mevsimler ne çabuk geçiverdi Unutmak, unutmak, unutmak. Anladım bu şehir başkadır Herkes beni aldattı gitti, Anladım bu şehir başkadır Herkes beni aldattı gitti, Yine kamyonlar kavun taşır Fakat içimde şarkı bitti. Cahit KÜLEBİ
Şehir bütün ışıklar altında ve dört mevsim görülen bir şeydir. Her an gözün görebileceğinden, kulağın işitebileceğinden daha fazla şey vardır etrafımızda; keşfedilmeyi beklerler...
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.