Ölüm bildiğimiz kadar korkunç bir şey değildi.Yalnız biraz soğuktu o kadar...
Sayfa 5Kitabı okuyor
"Kız sen de benim hoşuma gidiyorsun. Hem de her gün yiyip sana vermediğim, çok sevdiğim şamfıstıklanndan daha çok. Ama ben, hoşuma gidiyor diye, seni kabuklarından sıyırıp şamfıstığı gibi yeşil ve tatlı içini yiyor muyum?.."
Ah o toplumsal baskılar olmasa...
Fadime'yi kendime eş bulmadım. Kendi kendime sana arkadaş lazım, karının ne lüzumu vardı ki. Başkalarının çocuklarım sevmesini bildikten sonra kendi çocuğun olsun diye heveslenmekliğin budalalığından geliyor.
Üçüncü ustamdı kadınlar.
Tekdüze yaşantıya.
Kaynar dururlar semaver gibi.
Onlar öğretti bana sevgiyi.
Gözleri çıra gibi yanar.
Ak badem olur tenleri.
Güvercin kanadına benzer elleri.
Bir lahza, ölünün de yanımızda olduğunu düşündüm. Hepimiz, sırtımızda ve elbisemizin altında, gözlerimizin içinde bir müstakbel ölü gezdirmiyor muyduk? Bir zaman için kendi ölüsünü görebilecek, seyredebilecek bir yaradılışta olsaydı da bu ölü kalkıp Ölüsüne baksaydı, herkes gibi biraz sararacak ve etrafındakilere:
— Bugün yemek yiyemeyeceğim, diyecekti.
Cama kafasını yasladı. Yine hayal etti. Hayal etmek kadar güzel bir şey yoktu. İnsanı insan eden hayal etmekti...
Semaver / Sait Faik Abasıyanık
Düşünün şimdi, 70'li yılların Ankarası'nda Gençlik Parkı'ndayız. Havuz kenarında bir masa, masanın üstünde semaver, etrafinda güzel adamlar... Nuri Pakdil, Cahit Zarifoğlu, Erdem Bayazıt, Akif İnan, Alaeddin Özdenören, Rasim Özdenören. Bekliyorlar, az sonra Fethi Abi gelecek ve dem tutacak çay, muhabbet dem tutacak sabaha kadar.
"Evladım, yegâne saadet Allah'tır.."
Sayfa 135Kitabı okudu
"Küçük şeyleri unutamayanlar, en geri hatıraları da unutamayanlardır."
Sayfa 111Kitabı okudu
"Allah'a inanmayanlar içinde pek çokları samimi olmadıklarını, bazen son nefeslerinde, bazen de ani tehlikelerin karşısında 'Allah' diyerek, ispat ediyorlar."
Sayfa 92Kitabı okudu
"Hepimiz, sırtımızda ve elbisemizin altında, gözlerimizin içinde bir müstakbel ölü gezdirmiyor muyduk?"
Sayfa 32Kitabı okudu
"Hayalde yaratılan şeylerin hakikatteki aykırılığıyla karşılaşmışların ahmaklığıyla mı susmuştu."
Sayfa 20Kitabı okudu
"Fakat toprağın üstünde koşan, onun üstünde beş on para kazanmak kaygısıyla dönüp dolaşan insanlar ne tuhaf mahluklardı. Ve denize bir dakika durup bakmaya vakitleri olmadığını söyleyen bu insanlar ne zevksiz mahluklardı."
Sayfa 14Kitabı okudu