Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Söyle bana hindiba
Kartallar uçar mı bir harâbeden Köprülerden benim yârim geçer mi Sen neden bu kadar güzelsin, bilmem Taşırsın yeryüzüne ebedî tohumları Ben ise kuruyacak bir suyun mahkûmuyum Avuçlayıp öpüyorum kumları Bir karadelikten bakarken hayat Meydan okuyanlar kim bu serâba Söyle bana hindiba Sen nasıl bu kadar ceylan koşması Sen nasıl bu kadar yollar
Ben boşluğa üfleyen cellat değilim Karayele verdim ayaklarımı Söyle bana, eceli kim tutar perçeminden Hangi ölü bilmez nereye gittiğini Sen miydin o mehpâre, o memnû, o dilruba Söyle bana hindiba
Nurullah Genç
Nurullah Genç
Reklam
"Şimdi bir şeysin benim için... Varsın. Fakat bocalıyordum. Gizlice düşündüğüm, fark edilmesinden korktuğum hakikat sen miydin, yoksa ben, hatırasızlığı, boşluğu, en ucuz şekilde, sırtımdan korkakça, hiçbir teşebbüste bulunmadan birdenbire atmak için yine hayal mi kuruyordum?.. "
Cahit Zarifoğlu
Cahit Zarifoğlu
Söyle bana hindiba
Kartallar uçar mı bir harâbeden Köprülerden benim yârim geçer mi Sen neden bu kadar güzelsin, bilmem Taşırsın yeryüzüne ebedî tohumları Ben ise kuruyacak bir suyun mahkûmuyum Avuçlayıp öpüyorum kumları Bir karadelikten bakarken hayat Meydan okuyanlar kim bu serâba Söyle bana hindiba Sen nasıl bu kadar ceylan koşması Sen nasıl bu kadar yollar
Bir Eylül Göç Vurgunu
Gecemin lambası yok gün doğumları olmayan bir şehirde Düşse, düşeceğim hiç gelmediğin ömrüme... Günlerden bir gün Aylardan Eylül Gecenin perçemleri günü kucakladığı vakitler Beynimde bir hikaye kurguluyorum Canımı acıya yamayıp yazıyorum yamalarım dikiş tutmuyor sökülüyor, haykırsam sesim boğulacak... Harflerim dökülüyor satırlarıma hepsi
Anne…Ahh! Ne kederli bir kelime
Çocuktum ben, esirgenmiş bir çocuk. Hikayesi olmayan hiç bir fotoğraf yoktu duvarımda, en çok siyah beyaz olanlarla derin bir muhabbetim vardı. Bir de o yakası sökük kazağı olan çocuğun gözlerinin mahcubiyeti ile…Annesinin eteğine iki eliyle birden yapışmıştı; sanki söküklerini birleştirmek ister gibiydi. Ahh! Çocuk, bilseydin yıllar sonra o
Reklam
Ben boşluğa üfleyen cellat değilim Karayele verdim ayaklarımı Söyle bana, eceli kim tutar perçeminden Hangi ölü bilmez nereye gittiğini Sen miydin o mehpâre, o memnû, o dilruba Söyle bana hindiba Sen nasıl bu kadar bulut gülmesi Sen nasıl bu kadar bıldırcın sesi Sen nasıl bu kadar pencere önü Sen nasıl bu kadar gök gürlemesi
“Anlatsam hisseder misin bir yerlerde acımı? Soruyorum sadece. Özler miydin sevseydin eğer beni? Anlatamıyorum... Olmuyor... Tek başıma olduğum zamanlarda ağlıyorum sadece. Kimseler sormasın ‘Neden?’ diye. Nefessiz kalana kadar ağlıyorum. Kendimi toparlayınca da resmine bakıyorum uzun uzun. Acaba diyorum, özler mi beni? Gerçekler... İşte özlemezsin. Biliyorum... Acı bu değil mi? İşte deli gibi sevdiğin adamın bir kere bile aklına gelememek. Sen acı çekme diye ben aklımdan çıkartmıyorum seni...”
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.