Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Lara♤♤♤
"Sen değil miydin bana bu hayatta tek bir doğru vardır. O da gördüğün ve duyduğundur, diyen? " Cevap beklediğim bir soru değildi. O da cevap vermedi zaten . "Aynen öyle Alp Akkor. Görmediğim hiçbir şeye inanmam ben."
Sayfa 19 - Parola yayınlarıKitabı okuyor
"Ben bir deliyim, Minho ! Bunu o kahrolası kafan neden almıyor? Sen virüsü kapmış olsaydın ve neler yaşamak üzere olduğunu bilseydin arkadaşlarının bunu görmesini ister mıydın? Hı? İster mıydın? Onunla tartışmalarını istiyordu. Kavga etmelerini. Ona bir bahane vermelerini . Ama arkadaşları yalnızca afallamış ifadelerle ona bakıyordu. Newt sesini alçaltıp sonraki kelimelerini olabildiğince nefretle söyledi. "Ve sen , Thommy. Ne cüretle buraya gelip sizinle gitmemi istiyorsun? Ne cüretle? Seni görmek bile midemi bulandırıyor."
Sayfa 116 - PegasusKitabı okudu
Reklam
Ben, soğukkanlılığımı korumasını bilirim. Sen söylemez miydin ‘utanmadan, duygusuzluğumla öğündüğümü’
Sana bu mektubu yıllar, çok uzun yıllar önce yazmak istedim. O yıllar sesimi yeterince duyuramadığım yıllardı. Benim için, belki de hepimiz için başka yıllardı. Birbirini gereğince göremeyen, kendi duvarlarının ardına sığınmayı seçmiş o kadar çok insandık ki... Ben tutkuyla bağlandığım şehrimi öyle de yaşamıştım. Ya sen ?.. Sen o duvarları yaşamış mıydın?.. Hissetmiş miydin?.. O duvarlara sen de dokunmuş muydun ?.. Bu soruların yanıtlarını hâlâ veremiyorum. Sen bütün bunların farkında bile değildin belki... Sen belki... Benim nerede, neler hissettiğimi bile bilmiyordun... Beni, benim gibileri duymuştun, dahası benim gibilerden arkadaşların bile olmuştu bir olasılıkla. Aynı okul sıralarını, aynı mahalleyi, aynı apartmanı, aynı dili paylaştığın arkadaşların... Aynı dili ve dil duygusunu paylaştığın kader yolcuların... Bu gerçek benim için o kadar değerli ve derin anlamlıydı ki...
–Sen ister miydin unutmak? +Ben unutmayı değil iz bırakmasını tercih ederim. –Neden? +Her iz, beni bugün olduğum adam yaptı.
Sayfa 393 - İndigo YayınlarıKitabı okudu
“Ben boşluğa üfleyen cellat değilim Karayele verdim ayaklarımı Söyle bana, eceli kim tutar perçeminden Hangi ölü bilmez nereye gittiğini sen miydin o mehpâre, o memnû, o dilruba Söyle bana hindiba…”
Reklam
"Eğer herhangi bir başka insan toplumundan daha iyiysek," dedi Tirin, " onlara yardım etmeliyiz. Ama etmemiz yasak." "Yasak mı? Doğal olmayan bir sözcük. Kim yasaklıyor? Bütünleyici işlevin kendisini dıştalıyorsun," dedi Shevek, heyecanla öne eğilip kızgınlıkla konuşarak. "Düzen 'emirler' demek değil. Anarres'ten ayrılmıyoruz, çünkü Anarres biziz. Sen Tirin olduğun için Tirin'in bedenini geride bırakmasın. Nasıl olduğunu görmek için başka biri olmaya çalışmak isteyebilirsin, ama olamazsın. Seni güç kullanarak engelleyen mi var? Burada güç kullanılarak mı tutuluyoruz? Hangi güç -hangi yasa, hangi hükümet, hangi polis? Hiçbiri. Yalnızca kendi varlığımız, Odocular olarak kendi doğamız. Senin doğanda Tirin olmak var, benimkinde Shevek olmak, ortak doğamızda ise birbirimize karşı sorumlu Odocular olmak var. İşte bu sorumluluk bizim özgürlüğümüz. Ondan kaçmak özgürlüğümüzü yitirmek olur. Sorumluluğun ve özgürlüğün, seçeneğin olmadığı, yalnızca yasaya uymaktan oluşan sahte bir seçeneğin veya yasaya uymamayı izleyen cezanın olduğu bir toplumda yaşamak ister miydin? Gerçekten gidip bir hapishanede yaşamak ister miydin?" "Of, lanet olsun, hayır. Hiç konuşamayacak mıyım ben! Senin derdin ne biliyor musun Shevek? Bir kamyon dolusu lanet olası tuğla gibi fikri biriktirene kadar hiç konuşmuyorsun, sonra da hepsini birden kafama atıyorsun ve geride yığının altında ezilip kalan kanlı bedene bakma gereği bile duymuyorsun-"
Sayfa 46
-" Siz daha anne baba olmaya hazır mısınız ki?"dediğinde sinirle gülüp ellerimi yüzümden çektim. -" Sen beni kucağına aldığında buna hazır mıydın anne? Çünkü nedense ben eve gelen yardımcıların ve bakıcıların yüzünü seninkinden daha çok görüyordum. Sabah bırakıp akşam aldığın kreşlerde hep ben sona kalıp saatlerce sizi bekliyordum."
Çok tatlı :)))
Garson son kez geliyor masaya, babamın önünden tek çay bardağını alıyor. “Bir çay daha içer miydin abi?” diye soru­yor babama. Babam bir önündeki çay bardağına, bir de an­neme bakıyor. Annemin yüzünde, doğurduğu üç oğlanın üçü­nün de hayatlarındaki kadınlarda arayacağı o yumuşacık gülüşü görüyor babam. “Ben içmişim ya çayı” diyor yerin di­binden gelen şaşkın bir ses tonuyla... “ikidir” diyor annem, “ilk yudumlan ben içiyorum, gerisini sen...” Gülüyorlar or­da. Kırk yıl sürecek bir gülüşle, her anlattıklarında aynı ne­şeyle gülüyorlar.
"Ben dans ederken balo salonunda mıydın?" "Evet." "Bunca zamandır beni mi izliyordun?" "Evet." "Neden?" diye sordum. Neden sadece takılıp izlemişti ki? "Çünkü çok güzeldi" dedi sonunda. Güzel mi? "Bana 'neden ben' diye sordun?" dedi beni kendine çekip sırtımı göğsüne bastırırken. "Bu yüzden. Sen safsın." Saf mı? Ne?.. Beni şimdi mi saf dışı bırakmak istiyordu yoksa?.. "Annenle baban kötü" diye açıkladı. "Ablanın ilgi çekecek bir derinliği yok ve ben evimden nefret ediyorum. Orası çok karanlık." Durakladı, sonra devam etti. "Ama sen dans ederken her şey ortadan kayboldu. Dünyayı daha güzel hale getirdi. Bunu sevdim."
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.