İlişkide olduğunda her şey çok güzel başlıyor, tıpkı bir rüya gibi ama sonra içini bir korku kaplıyor: “Kaybetme Korkusu” - Ya benden sıkılırsa? - Ya beni aldatırsa? - Ya beni eskisi kadar sevmiyosa? Sonrasında birden rüya bitiveriyor. Sanki sevgiline bir büyü yapılmış gibi birden bire sana karşı ilgisizleşmeye başlıyor. Sana değer veren,
TATYANA’NIN ONEGİN’E MEKTUBU Size yazıyorum ? Daha ne denir? Hem daha ne söyleyebilirim ki? Şu an, biliyorum, elinizdedir Hor görüp cezalandırmanız beni. Bu benim mutsuz kaderimdir, Bir damla acıyı koruyarak siz, Elbette beni terketmezsiniz. Susmayı tercih ettim ben önce; İnanın: şu rezil yaşamımdan Haberiniz olmazdı hiçbir zaman, Bir
Reklam
Değirmenci, Oğlu ve Eşek İki şairimiz, Malherbe ve Racan, Baş başa kalmışlar bir gün. Aralarında açık konuştukları için: - Sana bir şey soracağım, demiş Racan; Sen görmüş geçirmiş adamsın, Hayatı benden iyi bilirsin. Benim artık karar verme zamanım. Ben kimim, nem var, ne işe yararım? Bunları senden iyi bilen yoktur. Ne dersin? Gidip taşrada
Sayfa 93
" Neden ben? Buradan birini bulup gönderemez miydin? Sorun buysa parasını ben veririm. "Konu para değil Emir!" diye kükredi Rahim Han." Ben ölmek üzere olan biriyim ve aşağılanmayı kabul edemem! Ben parayı hiçbir zaman önemsemedim, bunu gayet iyi bilirsin. Neden sen, öyle mi? Nedenini ikimiz de biliyoruz,öyle değil mi? Bu yorumun anlamını anlamak istemiyordum ama anladım; hem de çok iyi anladım. "Amerika'da bir karım, bir evim, mesleğim ve bir ailem var. Kabil çok tehlikeli bir yer; benden her şeyimi tehlikeyi atmamı istiyorsun..." Rahim Han sözümü kesti."Biliyor musun, bir gün sen ortalarda yokken, babanla konuşuyorduk. O sıralarda senin için çok kaygılanıyordu, bilirsin. Bana şöyle dedi: 'Rahim, kendini savunmayan bir çocuk, erkek olduğunda hiçbir şeyi savunamaz.' Haklı mı çıktı yoksa?" Gözlerimi yer eğdim. "Ölen birinin son arzusunu yerine getirmeni istiyorum, hepsi bu," dedi tane tane.
Sayfa 226Kitabı okudu
Beni seviyordun, peki bırakıp gitmeye ne hakkın vardı ? O geçici heves yüzünden beni terk edip gitmeye ne hakkın vardı ? Bizi birbirimizden yoksulluk ,düşkünlük , hatta Tanrı ya da şeytanın üzerimize yağdıracağı hiçbir şey ayıramayacakken sen bunu kendin yaptın ! Senin yüreğini ben yaralamadım . Kendin yaraladın ! Bunu yaparken de benimkini de yaraladın. Güçlü olduğum için bu bana daha da kötü geldi. Ben yaşamak istiyor muyum ? Bu acaba benim için nasıl bir hayat olur ? Senin yokluğun...Ah Tanrım ! Sen, ruhun toprağa gömülü bir halde yaşamak ister miydin ?
"Kendini suçlu hissetmek ya da hissetmemek. Bence her şey burada yatıyor. Hayat, herkesin herkese karşı mücadelesidir. Bu malum zaten. Peki, bu mücadele az çok medeni bir toplumda nasıl cereyan eder? İnsanlar birbirlerini farkettikleri anda birbirlerinin üzerine atılamazlar. Bunun yerine, başkasının üzerine suçluluğun utancını atmaya çalışırlar. Öbürünü suçlu kılan kazanır. Hatasını itiraf eden ise kaybeder. Sokakta düşüncelere dalmış yürüyorsun. Kızın biri, dünyada bir tek kendisi yaşıyormuş gibi, sağına soluna bakmadan, dosdoğru üzerine yürüyerek sana doğru geliyor. Çarpışıyorsunuz. Ve işte, hakikat anı gelip çatıyor. Kim öbürüne sövecek, kim özür dileyecek? Bu örnek bir durum: Aslında, her ikisi de hem çarpan hem çarpılan. Ama yine de kendilerini hemen, kendiliğinden, çarpan, yani suçlu olarak kabul edenler var. Ve bir de kendilerini hemen, kendiliğinden, çarpılan olarak kabul edenler yani, öbürünü suçlamayı ve cezalandırmayı hakkı olarak görenler var. Bu durumda sen, özür mü dilerdin, suçlar mıydın?" "Ben kesinlikle özür dilerdim." "Ah, zavallı, o zaman sen de özürcüler ordusuna aitsin. Özürlerinle öbürünün gönlünü alabileceğini düşünüyorsun." "Şüphesiz." "Ama yanılıyorsun. Özür dileyen kendini suçlu ilan eder. Ve kendini şuçlu ilan edersen, öbürünü, sana hakaret etmeye, herkesin önünde, ölümüne kadar, seni ifşa etmeye cesaretlendirirsin. İlk özrün kaçınılmaz sonuçları işte bunlar."
Sayfa 47 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.