Ve seri bitti...
Ne yazmam gerektiğini bilemiyorum. Üç kitap boyunca Betül'ün git gellerine alıştık ama ilk defa Ömer Günsur bize duvarın arkasındaki küçük çocuğu gösterdi. Korkusunu, çaresizliğini ve en önemlisi de sevgisini gördük. Bunu ise ilmek ilmek kalbimize işleyen tabiki de kendisini tebrik ettiğim Merve Özcan'dır.
Herkes, bu kitaptaki eksikliklerden bahsetmişti. Kitabı bitirdikten sonra kimisine hak verdim, kimisini haksız buldum. Son kitapta diğer karakterlere de yer verilmesi hoşuma gitti. Onları da hissettik hep birlikte. Lakin, eksik kaldı. Kısa geçtiler kitapta. Belki onlara daha çok yer verilseydi Betül-Ömer çiftine yer kalmazdı. Yazar, bunu da düşünmüş olabilir.
Bir de asıl çiftimize dönmek istiyorum. Onların ayrılıklarını, kavgalarını iki kitap boyunca o kadar çok okuduk ki benim bu kitaptan umudum iyi şeyler olacak yönündeydi. Hayat hiçbir zaman günlük güneşlik gitmez elbette; üzüldüğümüz, kırıldığımız, kavga ettiğimiz zamanlar elbette olur ama bu kitapta da büyük çaplı bir olay beklemiyordum. Bana olmaması gerekliydi hissi verse de yazarın hayal gücü olduğu için bu noktaya elbette karışamam.
Ve son olarak betimlemeler... Yazar, diğer iki kitapta hoşuma giden betimlemeleriyle romanını ön plana çıkarmıştı ve bu kitapta o betimlemelerin eksikliğini hissettim.
Onun dışında Ömer gibi bir adamı Betül kaptığı için bir parça çıldırmış da olabilirim.
Yine de güzel bir seriydi ve güzel bitti son kitap.
Tavsiye kesinlikle edilir.