Seni sevmek hayata haykırmak gibi…
Seni sevmek bütün güzelliklerin başlaması gibi…
Seni o kadar çok seviyorum ki, içimdeki dünya sevgi yüklü sana karşı…
Kar taneleri ne güzel anlatıyor, birbirlerine zarar vermeden de yol almanın mümkün olduğunu… Hiç özlemiyor gibi davranmak, dünyanın en zor şeyi… Seninle anladım ki, herkes bir yaşam seçer ve seçtiği yaşamın bedelini öder…
Benim bu hayat için ödediğim bedel sensin…
Görüyorum ki, hangi yaşta ölürsek ölelim tamamlanmamış cümlelerimiz olacak…
Görüyorum ki, varlığın bana yetmiyorken, yokluğunla avunmak zorundayım…
Var mı daha ağır yük zamanı çekmek kadar?
Şimdi yoksun…
Seni dilediğim gibi düşünebilirim…
Tutar ellerini opebilirim uzun uzun…
Kimseler ayıplamaz beni yokluğunda, seni sevdiğimi anlayamazlar…
Bütün ışıkları kaldırıp attım bir kenara !
Anlıyor musun? Gökyüzü güneşle dolsa, sensiz karanlıktayım…
Ünlü bir İlâhiyat hocası, arkadaşı olan bir başka İlâhiyat hocasına “İnsanlar seni seviyorlar, beni ise pek sevmiyorlar” demiş; “Çünkü seni iftar yemeklerine davet ediyorlar ama kimse beni iftar yemeğine davet etmiyor.”
Arkadaşı ise şöyle cevap vermiş: “Sen kendini sevmiyorsun ki başkaları seni sevsin!”
Sevmek ve sevilmek... İnsanın en temel
Sağlık uyarısı!! Uzun bir yazı, ben uyarımı yapayım da sonra “gözüm senin yüzünden bozuldu” deyip tedavi masraflarını ödetmeye kalkarsanız karışmam! Hiç okumamak seçeneğine de sahipsiniz, sağlık söz konusu, doktor tavsiyesi ile okumayacak olanlara hak veririm. Herkes kendince ölçsün: Kitabı yeniden yazmaya niyetlenip yarı yolda vazgeçmişim gibimsi
Dibine kadar yaşamak zorundayım. Dibine kadar sevmek. Var olan tüm gücümle. Bir gün yaşanmamış, yapılmamış ve söylenmemiş şeylerin ağırlığını taşımak zorunda kalmamak için..
Erken kalkıyorum sabahları
Penceremi gözlerini görmek için aralıyorum
Kuş cıvıltılarında gizli sesin
Ve her rüzgarda bir parça kokun
Toplamıyorum yatağımı
Sürekli kısa kısada olsa senle uyuyorum
Başın omzumdayken hiç korkmuyorum
Masama hep bir tabak fazla koyuyorum
İki kişilik demliyorum hep çayı
Ve iki kişilik yaşıyorum her anı
Yok olduğunu
Ne acısına bir durum, kendimi paralarcasına yazdığım çoğu şiirin öznesi sen olurken bana geriye yüklemin yükümlülüğü kalıyor. Çok şanslısın, gizli özne olabiliyorsun. Ama ben, yüklemim işte.. Hep tamamlayan olmak zorundayım. Bilirsin işte yüklem, kimi zaman tek kelime de olsa apaçık ortadır. Ortada bir kabahat varsa hep ona sorulur. Buna sevmek de dahil. 'Sevdim.' der devamında 'kimi sevdim?' diye sorar kendine. Bu bile seni fazlasıyla hatırlatmaya yeter...
(7nci_murad)